• SUR YAPIIIIIII
GÜNDEM Haber Girişi : 14 Aralık 2022 15:38

Nedenleri konuşulmaya başlandı

Nedenleri konuşulmaya başlandı
Kumluca ve Finike’de yaşanan sel felaketinin yaraları sarılmaya çalışılırken felaketin nedenleri masaya yatırılmaya başlandı. HKMO Başkanı Okan Hançer’den kırmızı kot uyarısı gelirken Mimarlar Odası bilimin dışlandığına dikkat çekti.

Geçtiğimiz gün Kumluca ve Finike’de yaşanan sel felaketinin nedenleri irdelenmeye başlandı. Yaşanan yoğun yağışın ardından sera ve tarlalar zarar görürken kent içinde de su baskınları oluştu. Sel felaketine ilişkin açıklamalarda bulunan Antalya Mimarlar Odası, “Doğal olay olan sağanak yağmurun ve diğer doğa olaylarının afete dönüşmesi, bilimi dışlayan politikalar sonucu ödenen bedeldir” dedi. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) Antalya Şube Başkanı Okan Hançer ise, bir kez daha “kırmızı kot” uyarısında bulundu.

HKMO Antalya Şube Başkanı Okan Hançer, “kırmızı kot” uygulamasının yasal zorunluluk olmasına rağmen belediyelerce uygulanmamasın bedelini vatandaşın ödediğini söyledi. Antalya’da taşkın riskine karşı kırmızı kot uygulamasının önemine değinerek, yetkilileri bir kez daha uyardı. Çözüm önerisinde de bulunan Başkan Hançer, “Antalya'nın halihazır haritasının güncellenmesi gerekiyor. Halihazır harita olmadan imar planı yapamazsınız, yol yapamazsınız, okul yapamazsınız, kavşak yapamazsınız. Hiçbir şey yapamazsınız. Yapsanız da sağlıklı olmaz. Haritalandırma işlemiyle birlikte kırmızı kot projelerinin hazırlanması gerekiyor. Bu uygulama özellikle yeni imarlara açılan yerlerde yapılmalı” diye konuştu. Mimarlar Odası Antalya Şubesinin yaptığı yazılı açıklamada ise, “doğal bir olay olan yağmurların, ülkemizde ranta dayanan, bilim dışı imar politikaları ve rant amaçlı yok edilen orman alanlarının, sonuçta nasıl bir felakete dönüştüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Rantı değil, bilimi ön planda tutun” dedi.

“ÜST YAPIYLA İLGİLENİRKEN ALT YAPIYI UNUTUYORUZ”

Antalya'yı teslim alan sağanak yağmur hayatı olumsuz etkiledi. Sera ve tarlalar zarar görürken kent içinde de su baskınları oluştu. Her yağmur sonrası aynı olayların meydana geldiğine dikkat çeken HKMO Antalya Şube Başkanı Okan Hançer, 'kırmızı kot'un önemine değindi. Taşkın riskine karşı dayanıklı bir kent yaratmanın yolunun ‘kırmızı kot’ projelerinden geçtiğini söyleyen Hançer, "harita mühendisleri disiplini açısından değerlendirdiğimizde Antalya'da kot algısı yani yükseklik dediğimiz kot algısında uygulamalarda ve projelendirmelerde eksikler olduğunu tespit ettik. Bunlardan bir tanesi de kırmızı kot dediğimiz projeler. Antalya'da maalesef üst yapılarla ilgilenirken alt yapıyı biraz unutuyoruz. Yani bunun sebepleri, belki maliyetleri olabilir. Belki başka konular olabilir. Yani üst yapıyı planlarken alt yapıyı da planlamanız gerekiyor. Aslında kentin altında da bir şehir var, orada da ciddi bir döngü var. Maliyetli işler olduğu için aslında en baştan bu projelerin yapılması kamu kaynakları açısından da ve sağlıklı kentleşme açısından oldukça önemli. Sağlıklı kentleşme de aslında bu şekilde oluyor. Yani siz bunu yapmadığınızda bu sefer ne oluyor, yol kötü olup yukarıda kalıyor. Evlerimize merdivenle inmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.

ÖNCELİK HALİHAZIR HARİTANIN GÜNCELLENMESİ

HKMO Başkanı Hançer, olası sel afetlerinin önüne geçebilmek için Antalya’nın halihazır haritasının güncelenmesi gerektiğini altını çizdi. Halihazır haritanın tüm yatırımların en temel altınlığı olduğu söyleyen Başkan Hançer, halihazır haritanın özellikle Antalya’da yeni imara açılacak bölgeler için yapılması gerektiğinin önemine vurgu yaparak şu sözleri dile getirdi; “Halihazır harita olmadan imar planı yapamazsınız, yol yapamazsınız, okul yapamazsınız, kavşak yapamazsınız. Hiçbir şey yapamazsınız. Yapsanız da sağlıklı olmaz. Öncelikle yapılması gereken aslında çok belli. Antalya'nın güncel halihazırın yapılarak kırmızı kot projelerinin hazırlanması ve bu özellikle yeni imarlara açılan yerlerde yapılmalı. Şu anda eski yapılaşmış yerlerde tabi sıkıntılı oraları altyapısını sadece ya iyileştirebilirsiniz ya da güçlendirebilirsiniz. Ancak özellikle bizim buradaki önemli parmak bastığımız nokta en azından Antalya'nın geleceğini kurtarmak adına yeni imara açılan yerlerde uyarılarımızın dikkate alınması. Şu anda biliyoruz görüyoruz, on dokuz ilçede Antalya'nın her yerinde imara açılan yerler var ama hiçbirinde şu anda kırmızı kot uygulanmıyor ve bu parselasyonla el güdüm içerisinde yapılan uygulama Antalya'nın hiçbir yerinde yok. Altyapı sorunları çıkıyor karşımıza. Altyapıya bağlı sağlık sorunları çıkıyor, çevre sorunları çıkıyor. Bunlarla bir bir uğraşmak yerine kaynağından sorunu tespit edip çözüm getirmek için biz bunları gündeme taşıyoruz” açıklamalarında bulundu.

 

‘BU AFETLER BILIMI DIŞLAYAN POLITIKALARIN SONUCUDUR’

Antalya’nın Kumluca ve Finike ilçelerinde yaşanan sel felaketiyle ilgili açıklama yapan Mimarlar Odası Antalya Şubesi, “Doğal olay olan sağanak yağmurun ve diğer doğa olaylarının afete dönüşmesi, bilimi dışlayan politikalar sonucu ödenen bedeldir” dedi. Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Antalya’nın Kumluca ve Finike ilçelerinde meydana gelen sel felaketiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Türkiye’nin birçok bölgesinde meydana gelen sel felaketlerinde olduğu gibi Antalya’nın Kumluca ve Finike ilçelerinde de büyük maddi zararın yaşandığının belirtildiği açıklamada; “Felakette bir kişinin yaşamını yitirdiğini üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Selden zarar gören vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Doğal bir olay olan yağmurların, ülkemizde ranta dayanan, bilim dışı imar politikaları ve rant amaçlı yok edilen orman alanlarının, sonuçta nasıl bir felakete dönüştüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Rantı değil, bilimi ön planda tutan çağdaş kentlerde sadece yolları yıkayan yağışlar, ülkemizde büyükşehirlerden, en küçük yerleşim alanlarına kadar tüm yaşam alanlarımızı afet bölgesine dönüştürmekte, can ve ciddi ölçüde mal kaybına ve dolayısıyla büyük maddi zararlara neden olmaktadır” denildi.

‘RANTA DAYALI PLANSIZ VE ÇARPIK KENTLEŞME’

Mimarlar Odası Antalya Şubesi yaşanan sel felaketinin nedeninin bilimi dışlayan, ranta dayalı, plansız ve çarpık kentleşme olduğu söyledi. Yaptığı yazılı basın açıklamasına göre; “Yetkililerce yapılan açıklamalarla sorumluluk yine doğaya yüklenmemeli, sermayenin rant beklentileri ile neden olduğu küresel ısınmanın getirdiği iklim değişikliği sonucu olan yoğun yağış gerekçe gösterilmemelidir. Her kuvvetli yağış sonucu benzer manzarayla karşı karşıya kalınıyorsa, felaketi sadece yağış miktarı ile açıklamak doğru ve gerçekçi değildir. İklim değişikliğiyle birlikte daha sık ve yakın aralıklarla yaşanan bu gibi doğa olayları karşısında gerekli önlemler alınmadığı sürece, çok daha acı sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızın bilinmesinde yarar görülmektedir. Küresel ısınma ve buna bağlı iklim değişikliği bir gerçektir. Ancak yaşanan sel afetlerini, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile açıklamak yeterli değildir. Yaşanan sel afetlerinin temel nedenleri, iklim değişikliği yanında, bilimi dışlayan ranta dayalı plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri ve doğayı rant alanları olarak görmesinin bir sonucudur” ifadeleri yer aldı.

NELER YAPILABİLECEĞİ SIRALANDI

Neler yapılabileceğini ve beklentilerini sıralayan Mimarlar Odası Antalya Şubesi, şu önerilerde bulundu: “Yapılması gereken, sadece afete maruz kalan yerleşim yerleri değil, tüm yerleşim yerleri ile ilgili sağlıklı altyapı politikaları geliştirilerek, akılcı yatırımlarla bir an önce uygulanmalıdır. Bu konuda üniversitelerin, ilgili meslek odalarının ve konunun uzmanlarının bilgi ve birikimine başvurulmalı, merkezi ve yerel yönetimler görevlerini yerine getirmeli, önlem alması gereken merciler harekete geçerek altyapı yatırımlarını kamusal yarar doğrultusunda toplumun hizmetine sunmalıdır. Ülkemiz son yıllarda afet üstüne afet yaşamaktadır. Yaşadıklarımız doğa ile barışık olmayan politikaların acı sonuçlarından başka bir şey değildir. Doğayla inatlaşarak atılan her adım karşımıza afet olarak çıkmaktadır. Daha büyük afetler yaşanmaması için bugüne kadar sürdürülen ranta dayalı kentleşme anlayışı ve politikaları terkedilmeli, yeterli altyapılı ve doğayla barışık kentler inşa edilmelidir. Kent yönetimleri, belediye imkânlarını rant ve siyasi çıkarlar için değil, kentin ihtiyaçları için kullanmalıdır. Mimarlar Odası olarak, bilimi yok sayan anlayışın can ve mal güvenliğini tehdit ettiğini bir kez daha hatırlatarak, yerel ve merkezi tüm yöneticileri kentleşmeden imara, yapılaşmadan afet sonrası planlamaya, yapı denetimden kentsel altyapıya kadar her alanda, üniversiteler ve ilgili meslek odalarını dışlamak yerine birlikte çalışarak, bilimin ve tekniğin yol göstericiliğinde, afet zararlarının yaşanmadığı, sağlıklı, yaşanabilir yerleşimler oluşturmaları, kentlerimiz ve kentlilerimiz adına beklentimizdir” bilgisini verdi.

Ayşem SİCİM