Yıllar önce Aamr Khan’ın bir adı Peekay olan diğer adı PK olan, insanın inançlarını sorgulamasını sağlayan filmini izlemiştim. Peekay uzaydan dünyaya gelir gelmez uzay mekiğinin anahtarını çaldıran biridir. Film; Peekay’ın kaybolan anahtarını bulma mücadelesi sürecince Hindistan’daki yaygın dinlerin tanrılarından/ilahlarından yardım istemesini anlatan kara komik bir konu içermektedir.
Filmin yazımıza konu olan sahnesi, kaybolan anahtarını bulması için önerilen bir yol üzerine Peekay: Tanrılarını inek sütü ile yıkadıkları gibi bana her gün inek sütü ile duş al diyorlardı. Mantık bunun neresinde? Sorusu ile başlar. Ev sahibesi: Peki tanrı ne yapılmasını isterdi? Der. Bunun üzerine Peekay: Her gün Delhi sokaklarında binlerce çocuk aç yatıyor. Verin onlara sütleri onlar içsin ben sütü ne yapayım derdi. Cümlenin sonunu BİRİLERİ İNSANLARLA DALGA GEÇİYOR diyerek bağlar. Yukarıda Tanrının İnsana yardım etmesinin anahtarının süt banyosundan geçme inancı sorgulanırken, biz aynı mantıkla günümüz insanın hayvan sevgisini olaylar üzerinden sorgulayarak, iyilik sevap penceresinden bir mukayese yapacağız.
Yaşadığımız çağa baktığımız zaman insanın hayatını düzenleyen şekillendiren trenlerden birinin de hayvan sevgisi olduğunu görüyoruz. Hayvanların kadim insan dostu ve yardımcısı olduğu da su götürmez bir gerçektir. Bundan dolayı olsa gerek doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine hemen hemen her hanede evcil bir hayvan bulma ihtimali yüksektir. Bu kadim dostluktan dolayı insanların yaratıcısı ile olan ilişkilerini düzenleyen kuran-ı kerim, aynı zamanda hayvanlarla olan ilişkilerine de düzenlemiş ve onlara iyi davranmayı sevap kazanma sebepleri arasında zikretmiştir.
Hayvanlara iyi davranmaya sevap/iyilik kazanma pencereden bakarsak; muhakkak ki onlara yapılan her iyi muamele sevap kazanma vesilesidir (6/160). Onlara yapacağımız iyiliğin sınırlarını ve çeşitini, Allah’ın kuran-ı kerimde tüm yaratılanları bizim için yarattığı gerçeğini de göz önünde bulundurarak belirlemeliyiz. Onları bize hizmet etsinler diye yarattığı(45/13) bile bile, biz onlara hizmet eder hale geldik. Tabiri caizse Allah vur dedi biz ise öldürdük.
Yaşadığımız çağda aşırı derecede bir hayvan sevgisinin insanımızı kapladığını görüyoruz. Günümüzde artık bir hayvana, insan gibi hatta insandan daha fazla ilgi gösterip muamele edildiğini çokça görüyoruz. ‘’Vur dedik de öldür demedik’’ sözü misali; dinimiz hayvanlara iyi davranmamızı istemiş istemesine ama sevap kazanma, iyilik yapma adına da insanların ihtiyacı olan elbiseleri hayvanlara giydirin de dememiş. İnsanlar gibi kuaförlere götürün onlara da bir insanmış gibi muamele edin de demiyor. Hatta hiçbir dini kitapta hayvanlara bu şekildeki bir muamelenin caiz olduğuna dair bir fetva da bulamazsınız. Bunları söylerken hayvanları sevmeyelim onlara iyi davranmayalım demiyoruz. Bir hayvana verilen bu kıymet Allahın eşref-i mahlûkat dediği (17/70) insandan maalesef esirgeniyor.
Hayvanlara gösterilen bu aşırı ilgi, Allah (cc) rızası yani sevap kanmaksa, bu bir yanlış yöntem. Çünkü hiç bir şey insana yapılan iyililik kadar değerli olamaz. Peekay’ın dilinden: çocuklar aç iken gerek inandığı tanrıyı gerekse kendisini süt ile yıkamak doğru bir ibadet veya hayır şekli değilse, İnsan dışındaki bir canlıya insan gibi hatta ondan daha fazla değer vermekte kişiyi daha merhametli, daha medeni veya daha Müslüman yapmaz. Yukarıda da değindiğimiz gibi iyilik hangi canlıya veya neye yapılırsa yapılsın insana yapılan iyilik kadar Allah (cc) katında değerli ve kıymetli olamaz.
Hayvanlara karşı gösterilen bu aşırı ilgiye sevap ve iyi niyet açısından bakarak Peekay’ın sözüyle tamamlayalım. Birileri iyilik, merhamet adı altında dini söylemleri kullanarak İNSANLARLA/İNSANLIKLA VE KADİM DEĞERLERLE/DEĞERLERİMİZLE DALGA GEÇİYOR.