• SUR YAPIIIIIII
GÜNDEM Haber Girişi : 09 Temmuz 2020 13:33

“Sanayide Kümelenme Kurtuluş Reçetemiz Olacak”

 “Sanayide Kümelenme Kurtuluş Reçetemiz Olacak”
Ülkenin kalkınması için en uygun modelin sanayide kümelenme olduğu tezini savunan URFAN, bu görüşünü iş dünyasının temsil ettiği bu dönemde yeniden gündeme getirdi.

Türk iş dünyasının önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Merkezi ve ASKON Antalya olarak; COVİD-19 ile mücadelenin başladığı ilk günden bugüne kadar üyelerinin karşılaştıkları zorlukları aşmada, teşvik edici öneri ve uygulamalarla öne çıktı. “Devletin imkânlarını seferber ettiği bir dönemde işimize ve işçimize sahip çıktık.” diyen ASKON Antalya Şube Başkanı Cahit URFAN, ekonomide değer oluşturmaya dönük önerilerini sıralayıp, pandemi ile birlikte iş dünyasının karşısına çıkan fırsat ve riskleri anlattı.

Ülkenin kalkınması için en uygun modelin sanayide kümelenme olduğu tezini savunan URFAN, bu görüşünü iş dünyasının temsil ettiği bu dönemde yeniden gündeme getirdi. Zengin coğrafyamız, varolan iş gücümüz ve güçlü siyasi irade ile söz konusu modelin uygulanabilirliğine vurgu yapan URFAN’a, gündemdeki ekonomik gelişmelere dair görüşlerini de sorduk.

 

“DÜNYADAKİ ÖRNEKLERİ İNCELEDİK.”

Cahit URFAN, Türkiye’nin önünde bir çok fırsatın var olduğuna işaret ederek, sanayide kümelenme modelinin ülkemizde uygulanması gerektiğini düşündüğünü belirtti. 2023, 2050 ve bunların da ötesindeki vizyonlara ulaşmada kamuoyu, STK’ları, yerel yönetimleri, üniversiteleri, Ar-Ge kurumlarını, yerel dinamikleri ve birbirleriyle bağlantılı işletmeleri bir coğrafyada bir arada buluşturup etkileşimlerini mümkün kılan kümelenme politikalarına ihtiyaç vardır. Sanayide Kümelenme Modelini sağlayarak, ülkemizde tarımda kooperatif payını yüzde 1-10 oranından daha yukarılara çıkarmaya hedeflenilmelidir. Kaynak verimliliği sağlayarak, kaynakların belirli sektörlere yönlendirilmesi kaçınılmaz bir adım olmalıdır.

“GENEL MERKEZ’İMİZİN ÖNDERLİĞİNDE BAKANLIĞIMIZA DA SUNDUK.”

Şirketlerin, STK’ların, yerel yönetimlerin, Ar-Ge kurumlarının bir arada çalışmaları sağlayarak, teknolojik ürünler üretmeye, kırsal kalkınmayı arttırmaya, en önemlisi göçü önlemeye, ortak insan kaynakları havuzu oluşturmaya, ortak tedarik sistemi kurmaya ve nihai olarak ihracatı ve üretimimizi geliştirmeye odaklanmamız lazım. Biz, sanayinin gücünü ülke geneline homojen bir şekilde dağıtmazsak arzu ettiğimiz seviyeleri yakalayamayız. Bu konuda Genel MerkezimizinönderliğindeSanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile de istişarelerde bulunduk. Bakanlığın desteklediği kümelenme modeline dair Kocaeli, Bursa, Gaziantep ve Denizli’de başarılı çalışmalar ortaya koyuldu. ASKON olarak biz de, sanayide kümelenme modelinin daha da yaygınlaşması için oluşturduğumuz akademik heyet ile desteklerimizi veriyoruz. Sadece rekabetçi değil aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayide kümelenme modeli ile 81 ilimizdeki iş gücünü arttıracak bir ivmenin yakalanacağından eminim. 81 ilde tespit edeceğimiz 81 ürünle ilk adım atılmalı. Bu dakikadan sonra bir teşvik verilecekse bu önerimizi dikkate almalıdır. En bariz örneği ile bugün mutlu şehir olarak seçilen Sinop’ta bir fabrika yok. Artık zaman kaybetme lüksümüz yok. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa VARANK’tan da, bu konuda genel merkezimizin kendilerine sunmuş olduğu detaylı projeyi hayata geçirmelerini istirham ediyoruz. Bu projenin hayata geçirilmesi, bir iş adamı olarak benim de en büyük hayalimdir.

 

“İMKÂNLAR SEFERBER EDİLDİ.”

Devletin imkânlarını seferber ettiği bu dönemde ortaya konulan performansı hiç bir iş adamı görmezden gelemez. Mart ayından bugüne kadar açıklanan destek paketlerinde neredeyse toplumun her kesimine dokunuldu. Özellikle ekonominin bel kemiği olan KOBİ’ler desteklerden ciddi oranda yararlandı. Bunlar arasında kısa çalışma ödeneği, önemli yer tuttu. Özellikle nisan ayının ikinci haftasından itibaren finansal desteklerde en iyi noktaya doğru gelindi. Bu da reel sektörü ve özellikle KOBİ’leri rahatlattı. Örneğin çek ve senet ödeme oranlarına baktığımızda pandemi döneminin zorluklarına rağmen nisan ve mayısta geçen seneye göre daha iyi bir dönem geçirdik. Özellikle ticaretini çek üzerinden gerçekleştirenlerin karşılaştıkları sıkıntılar da bu dönemde verilen desteklerle hafifletildi. Ülkemiz Türkiye’de reel sektörü ayakta tutabilmek için; işe devam kredi desteği, kısa çalışma ödeneği, vergi ve SGK ödemelerinin ötelenmesi, KGF oranının arttırılması gibi bir çok konularda destekler getirildi. Bu dönem her türlü dayanışmanın, desteğin en üst seviyede milli bir sahiplenme ile verilmesini gerektiren bir dönemdir. İstihdamın korunabilmesi, hanelere aş ulaştırılabilmesi en hayati konulardan biridir. Geçici istihdam güvencesi ile işçi çıkarılamayacak olmasını da sonuna kadar destekliyoruz.

 

“KOBİ’LERE PARA VERMEK YERİNE VARSA PROJELERİNE DEĞER BİÇELİM.”

2018 yılından bugüne hükümetin KOBİ’lerin karşılaştıkları zorlukları aşmada gösterdiği gayreti net olarak görmekteyiz. Bir kaç işletme olumsuzluklarla karşılaşsa da alınan tedbirler ve verilen destekler sayesinde yaşadıkları krizleri es geçtiler. Bu noktada hükümete teşekkür etmeliyiz. Bu saatten sonra da artık orta ve uzun vadeli projeleri konuşmalıyız. KOBİ’lere para verilmesinin kesilmesi lazım. Artık projeleri olanların öne çıkarılmasının zamanıdır. Geçtiğimiz günlerde bir oyun şirketinin yabancı bir şirkete satılmasının yankılarını birlikte izledik. Milyar dolarlar değerine ulaşmış bir şirketten söz ediyoruz. Türkiye değer oluşturacak projeleri hayata geçirerek ilerlenilmeli. Bizim güçlü beyinlerimizin artık yalnız Türkiye’de değil tüm dünyaya yayılan başarılı çalışmalara imza attıklarını görüyoruz. Bu açıdan KOBİ’lerimiz sürekli talep eden değil, değer üreten bir yapıya kavuşmalıdır. Artık KOSGEB, kredi benzeri destek vermek yerine bir start-up ile ilgili o projeyi gerçekleştiren kardeşimizin örneğin ABD’de katılacağı bir fuarın masraflarını biz karşılayalım. Balık bekleyen değil Balık tutmanın öğrenileceği bir devirde olmalıyız. Bugünlere, ‘Al 50 bin lirayı işyerini aç’ diyerek geldik. Bu dönem sona ermeli. Parayı ve zamanı kullanamayanlar için bu fırsatlar değere dönüşemiyor. Şimdi değer oluşturma vaktidir.

 

“ÇİN GÜVEN KAYBETTİ.”

“Aralık 2019’dan bugüne global manada karşımıza yeni bir Çin gerçeği çıkmıştır.” Diyerek ekleyen URFAN; Çin, artık güvenini kaybetmiştir. Her ne kadar devletler nezdinde biz bu konuyla ilgili açıklama yapılmasa da, sıradan bir vatandaş bile ‘Çin’ denildiği zaman durup düşünmektedir. COVİD-19 sürecinde Çin’in kaybetmiş olduğu güvenden kaynaklı üç ana sektörü öne çıkarabiliriz. Bu sektörlerde, Türkiye Çin’le rekabet edebilecek seviyededir.” Dedi.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.