Korona Emekliyi Fena Vurdu

  • SUR YAPIIIIIII

Türkiye Emekliler Derneği Antalya Şube Başkanı İbrahim Tezcan, “Emeklilerimiz salgında ekonomik olarak çöküş yaşadılar” dedi.

Korona virüs salgının ülkemizde görülmesiyle birlikte binlerce emekli için zorlu günlerin başladığını aktaran Başkan Tezcan salgın sürecinde emeklilerin yaşadığı sıkıntıları ayrıntılarıyla birlikte Hilal’e anlattı. Salgın döneminde emeklilerin ekonomik açıdan oldukça kötü günler geçirdiğine dikkat çeken Tezcan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşinin detayları şöyle:

Pandemi sürecinde emekliler açısından öne çıkan en büyük sorun ne oldu?

Mart ayında korona virüs salgını ülkemizde etkili olmaya başladı. Salgın başlamadan önce yılbaşında emekli aylıklarına bir zam yapılmıştı. Emeklilerimiz salgın nedeniyle sürekli evde kalınca harcamaları arttı. Elektrik, su mutfak masrafı derken faturalara yetişemez olduk. Haliyle maaşlarımıza yapılan zamlar evde kaldığımız süreçte artan faturalar nedeniyle eriyip gitti ve emeklilerimiz salgında ekonomik olarak bir çöküş yaşadılar. Salgın süresince herkese yardım edilirken emekliler kendi kaderine terk edildi diyebiliriz. Salgın sürecince emeklilerimizin en öne çıkan sorunu artan giderleri karşısında maaşlarının yetmemesi oldu.

 Öne çıkan diğer sorunlar nelerdi?

Salgında maske dağıtıldığı belirtildi; ancak birçok emeklimize maske ulaşmadı. Emeklilerimiz vakitlerinin büyük çoğunluğunu dışarıda, emeklilerin bir araya geldiği ortamda geçirmeye alışıktır. Salgın süresince emeklilerimiz evlere hapsoldular ve bu da bir takım sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Eşiyle çocuğuyla tartışan, boşanma noktasına gelen üyelerimizin sayısı bir hayli fazla oldu. Salgın boyunca bize reva görülen sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle düzeni bozulan emekli ailelerimizin temeli sarsıldı. Şimdi ikinci bir dalgadan bahsediliyor ve eğer yine eski kısıtlamalar tekrar yaşanacaksa mutlaka emeklilerimize yönelik bir psiko-sosyal bir destek ekibi oluşturulmalıdır. Yine emeklilerimiz evlerde kaldığı süreçte yeterli beslenememe, aşırı beslenme ve hareketsizlik gibi nedenlerden ötürü sağlık açısından olumsuz bir süreç yaşadılar. Kalp, şeker gibi rahatsızlığı bulunan üyelerimiz hastanelere giderek sağlık kontrollerini yaptıramadılar. Kamu hastanelerini randevu için aradığımızda hep randevular dolu denildi, salgın nedeniyle hasta kabul edemiyoruz denildi; ama emeklinin özel hastaneye gitmesine izin verildi. Hangi emekli özel hastaneye gidip aldığı maaşla buradaki tedavi masraflarının altından kalkabilir ki? Haliyle emeklilerimizin sağlık sorunları salgınla birlikte artış gösterdi.


Ekonomi kısmını açmak gerekirse neler söylersiniz?

Emeklilerimiz salgın sürecinde ekonomik açıdan çok zorlandı. Devlet bir şey yapmadı demiyoruz. En düşük emekli aylığını bin 500 liraya çıkardılar. Emeği geçenlere teşekkür ederiz; lakin salgın boyunca zam gelmeyen bir ürün kalmadı. Her şeye 1 kuruş zam geldiğini kabul etsek bile emekli aylıkları eridi gitti. 65 yaş üstünün otobüslere ücretsiz binme hakkına bile sınırlama getirildi. Emeklilerimizin insanca hayatlarını sürdürmelerinin önündeki en büyük engel enflasyonun altında ezilen, eriyip giden maaşlarıdır. Parası olan her türlü yaşarken emeklilerimiz nasıl dişimden tırnağımdan arttırırım da ay sonunu görebilirimin derdine düşmüş durumda. 2 bin lira alan emekli bin lira kira veriyor. Geri kalan para elektrik, su faturalarına ancak yetiyor. 2 buçuk kilogramlık pirinç olmuş 25 lira. Emekli evine pirinçten ucuz diye makarna alır hale geldi.

 “EMEKLİNİN MAAŞ ALDIĞI ZAMAN ARALIĞINDA PİYASA HAREKETLENİYOR”

Bizler yatırımcı değiliz ki aldığımız parayı saklayalım, bankaya atalım. Bizler, aldığımız maaşımızı piyasada harcayan insanlarız. Emekli maaşlarına yapılacak zam her şeyden önce piyasayı canlandıracaktır. İnceleyin, emeklinin maaş aldığı zaman aralığında piyasa hareketleniyor. Adamın 1 milyon lirası var. Bir yerden para geldiği zaman gidip bankadaki 1 milyonun üzerine ekliyor. Emeklinin sadece aylığı var ve maaşına bir zam geldiği zaman gidip bunu bakkalda, manavda, esnafta harcıyor. Maaşını çekiyor alışverişini yapıyor, faturalarını, kirasını vs. ödüyor. Emeklinin eline para geçtiği zaman piyasa hareketleniyor. Bu durumun en somut örneği bayram ikramiyeleri oldu. Emekli bayram ikramiyesi aldığından bu yana piyasa daha bir hareketlilik yaşamaya başladı. Hangi emekli aldığı bayram ikramiyesini bankaya koyup yatırım yapıyor ki! Emeklilerimizin maaşlarını aldığı tarihlere dikkat ediniz, piyasada ciddi bir hareketlilik yaşanıyor. Aylıklarımız ortada. Emekli aylıklarını belirleyenlere bu paraları verelim, bakalım 1 ay geçinebilecekler mi?  Emeklilere maddi açıdan bir yardım söz konusu olmadı.  Bu noktada emeklilere seyyanen bir zam yapılması gerekmektedir. Üstüne basarak söylüyoruz; yüzdelik oranla bir zam istemiyoruz. Net tutarla gözle görülür bir zam istiyoruz.  Bizim bir sürü kronik rahatsızlığı bulunan üyemiz var. Bu insanlar beslenmelerine dikkat etmeli. Ama eldeki parayla kendilerine bakamıyorlar. Pirinç yerine ucuz diye makarna yemeye başladık.

Ayrıca çalışanlara bir bütün gözüyle bakılmalı. Binlerce emeklimiz, maaşları yetmediği için iş hayatına devam etmek zorunda. Yıllarca çalışıp emekli olan ve buna rağmen ülkeye değer katmaya devam eden emeklilerimiz maalesef salgınla ilgili sağlanan desteklemelerin dışında kalıyor.  Ekonominin korunması için çalışanlar arasında ayrım yapılmadan nakdi destek ödemesi yapılması gerekmektedir. Aynı şekilde kısa çalışma ödeneğinin de emekliler için yararlanılabilir hale getirilmesi herkese fayda sağlar. Salgınla birlikte işten çıkarılan veya ücretsiz izine ayrılanlara getirilen nakdi destek ödemesi uygulamasından emekli işçilerin kapsam dışı kalması, emeklilerimizi üzmektedir. Geçim zorluğu yaşayan emeklilerimiz çalışmak zorunda kalmıştır. Bu yönüyle çalışanlara bir bütün gözüyle bakılmalıdır.

İkinci bir dalga gelirse beklentileriniz neler olur?

İlk olarak mart döneminden kısıtlamaların kalktığı döneme kadar emeklilerin yaşadığı sorunlar görülmeli. Bu sorunların tekrar etmemesi için yetkililer gerekli önlemleri almalı. Emeklilerimiz kesinlikle evlere hapsedilmemeli. Eğer yine aylarca evlerde kalacaksak aile yapısını koruyucu, insanların psikolojisin koruyucu uygulamalar ve desteklemeler hayata geçirilmeli. Emeklilerin evlerinde kaldığı süreçte artan ısıtma-soğutma, yiyecek-içecek ve temizlik giderleri göz önünde bulundurulmalı. Önümüz kış, mutlaka emeklilerimize bir yakıt desteği sunulmalı. Evi olmayan emeklilerimize mutlaka kira yardımı yapılmalı.  Emeklinin maaşının enflasyonun altında kaldığı gerçeği görülmeli ve emeklilerimize yüzdelik oranda değil, seyyanen 500 lira net maaş artışı sağlanmalı. Seyyanen net 500 lira zam niye yapılmalı derseniz onu şöyle açıklayayım:
5 bin lira emekli maaşı alanla bin lira maaş alan insanlar var. Bunlara yüzde 10 zam yaptığınız zaman biri 500 diğeri 100 lira zam alır. Buradan doğacak haksızlıkların önüne geçmek için yüzdelik oranda değil net tutarla seyyanen bir zam yapılmalıdır. İkinci bir dalga gelecekse geçtiğimiz aylarda emeklilerimize reva görülen şartlar iyileştirilmelidir. Aksi halde emeklilerin ikinci kez aynı tabloya dayanacaklarını düşünmüyorum.

 Sokağa çıkma kısıtlamaları üzerine neler söylersiniz?

Antalya, ülkemizde en çok yaşlı nüfusa sahip beşinci kent durumunda. Türkiye’de en çok yaşlı nüfusa sahip kent 1 milyon 79 bin 156 kişiyle İstanbul’dur. İstanbul’u, 493 bin 673 kişiyle İzmir, 486 bin 783 kişiyle Ankara ve 282 bin 261 kişiyle Bursa kentleri izliyor. Antalya ise beşinci sırada yer alıyor. Antalya’nın nüfusu 2 milyon 511 bin 700. Yaşlı nüfusun sayısıysa 212 bin 918. Yaşlıların 98 bin 911’i erkeklerden oluşurken kadınların sayısıysa 114 bin 70’tir. Koronavirüs nedeniyle en çok hayatını kaybeden yaş grubu 65 yaş üzeri olurken maalesef bu yaş grubunun tamamına yakını emeklilerimizden oluşmaktadır.  Geçtiğimiz Nisan ayında kentimizde 9 kişinin hayatını kaybettiği, salgın nedeniyle hayatını kaybeden 9 vatandaşın yaş ortalamasının 74 olduğu açıklanmıştı. 65 yaş üstüne gelen sokağa çıkma kısıtlaması bu açıdan önemliydi.

“İNSANLARIN AYLARCA EVDE TUTULMASI DOĞRU DEĞİLDİ”

Sağlık Bakanlığı ya da diğer bakanlıklar tarafından yapılan açıklamalarda salgını en iyi yöneten ülkeler arasında olduğumuz belirtiliyor. Evet, birçok hususta başarılı bir sınav vermiş olabiliriz; ama emekliler konusunda maalesef başarılı bir sınav verdiğimizi söyleyemeyiz. Öncelikle emeklilerimizin büyük çoğunluğu 65 yaş üstü bireylerden oluşmaktadır. Bu insanların aylarca evlerde tutulması doğru değildi. İnsanlar dışarda, her yere girip çıkıyorlar, AVM’lere gidiyorlar, caddelerdeki dükkanları geziyorlar en son akşam emeklilerinin bulunduğu evlerine geliyorlar. Emekliler evlerinden çıkmıyor; fakat dışarı çıkan onlarca insan onlara virüs getirmiyor mu? Bu konuda güzel bir çalışma yapılması gerekiyor. Onlarca insan gün boyu dışarda gezip akşam eve virüs getiriyorsa emeklilerin evlerde tutularak psikolojilerinin bozulmasına gerek yok. Bunun yerine herkesin maske, mesafe ve temas kurallarına uyması sağlanarak emeklilerimizin de özgür ve sağlıklı bir biçimde hayatlarına devam etmesi sağlanmalıdır.
Söyleşi: Veli AKOĞLU

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.