• SUR YAPIIIIIII
GÜNDEM Haber Girişi : 15 Aralık 2022 17:54

Kentsel Dönüşüm Bu Değil

Kentsel Dönüşüm Bu Değil
Şehir Plancıları Odası Antalya Şubesi Başkanı Funda Yörük, Antalya’da kentsel dönüşümle ilgili, “Bina yapısı değiştirilerek kentsel dönüşüm yapmış olmuyoruz. Aynı imar adalarının içerisine, yapıları tekrar daha iyi bir şekilde yapıyoruz ama bu şekilde ken

Kentsel dönüşüm yapılırken kentin bütün olarak ele alınması gerektiğine dikkat çeken Antalya Şehir Plancıları Odası Başkanı Funda Yörük, Antalya’da şu sıralar yapılan kentsel dönüşüm faaliyetlerinin şehrin sorunlarına çözüm getirmediğini sadece yapıların yenilendiğini söyledi.

“Eski yapı yerine yeni yapı”

Kentsel dönüşümün Antalya'daki gelişimi değerlendiren Yörük, “Kentsel dönüşüm yasası bizi aslında heyecanlandırmıştı. ‘Kentlerimizi yenileyebilir miyiz?’ açısından önem taşıdığını düşünmüştük. Ancak geldiğimiz noktada kentleri değil, yapıları yeniliyoruz. Özellikle merkez bölgesinde yapıları yıkıp yenilerini yapıyorlar. Böylelikle yeni yapılan yapı da bir 50-60 yıl daha ömrünü uzatıyor. Kentin trafik sorununa bir çözüm üretmiş olmuyoruz. Yeni yeşil alanlar katamamış oluyoruz. Sadece eski yapı yerine yeni yapı koymuş oluyoruz” dedi.

Kentin merkezini dönüştürmek gerek

Antalya'nın kentsel dönüşüm yaklaşımının ‘kentin dönüşümü’ şeklinde olması gerektiğine dikkat çeken Yörük, “Binanı dönüşümü kentin sorunlarına çözüm olmuyor. Sadece insanların depremden kaynaklı, yönetmeliklere uygun, sağlıklı yapılara kavuşmasına sebep oluyor. Ama bunu biz bu dönüşümü yaparken çevresini de güzelleştirmemiz gerekirdi. Özellikle de kent merkezini dönüştürmek gerekli” diye anlattı.

Kentsel dönüşümün amacı

Yörük kentsel dönüşümün amacının anlatarak “Normalde kentsel dönüşümün amacı, hem yapısal olarak sağlıklı, yaşanılabilir ve güvenli yapılar oluşturmak. Hem de yaşanılabilir konforumuzu artırmak. Daha iyi yollar, daha çok kamusal alanlar, daha çok yeşil alanlar gibi birçok sosyal donatı alanlarına olan ihtiyaçlarımızı da karşılamak kentsel dönüşümün amacı aslında.  Ama biz dediğim gibi biz o kısmını yapamıyoruz. Ne yol genişletebiliyoruz, ne yeşil alan koyuyoruz. Hani orayı biraz daha hava alınabilir konuma getirebiliriz ancak bina yapısını değiştirerek kentsel dönüşüm yapmış olmuyoruz. Aynı imar adalarının içerisine yapıları tekrar daha iyi bir şekilde yapıyoruz ama kente bir şey kazandırmıyoruz” diye kaydetti.  

Oy kaygısı olmadan planlanmalı

Kentin bir bütün olarak planlanmadan yapıldığında “Deprem Master planları, ulaşım master planlarının” bir bütün olarak planmasının sorun olacağını anlatan Yörük, “Deprem Master Planları, Ulaşım Master Planları, Korumalı Alanlarla ilgili planlar gibi planlar bir biriyle örtüşerek yapılmalı. Bizde öyle olmuyor. Kent merkezinin planı ayrı Deprem Master Planı yapılırken kent merkezinin planına atıfta bulunuyor mu? Bulunduysa o an bulunması lazım. Ya da kent planını tekrar güncellemesi gerekiyor. Hepsi birbiri ile entegreli. Bir bütün değerlendirip bütünün içinden gitmek lazım ama bizdeki dönemde imar planı yapmak demek; bir an önce ada yapalım, yol yapalım, onaylayalım, meclisten parselleyelim, parsel sahiplerine de ruhsatlarını verelim. Her gelen seçim vaatlerinde bir planı çözdüm demek istiyor. Oy kaygısı olmadan sistemdeki aksaklıkları tespit edip sistem çarkını değiştirmek gerekiyor” diye konuştu.

Şahsi ve yapısal dönüşüm

Kentsel dönüşümde gelinen nokta, gecekondu bölgelerine kentsel dönüşüm adı altında yüksek katlı yapılara çevrildiğini belirten Yörük  “Kentler dönüştürülürken sadece yapısal, mekansal olarak düşünülmemeli. Kültürel ve sosyal açıdan da gelişimleri mutlaka desteklenmeli. Bizde sadece mekansal olarak mülkiyeti nereye verdik? İnsanlar ne kadar daire alıyor? Mantığına bakıldığı için işin içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Kente değil şahsi ve yapısal olarak dönüşümler oluyor” dedi.

“Antalya daha iyilerini hak ediyor”

“Antalya daha iyilerini hak ediyor” diyen Yörük, kentsel dönüşüm ilgili ilgili ilave yasa yönetmelikler gelmesi gerektiğini belirtti. Yörük, “Kentsel dönüşüm şöyle yapılabilir; özellikle Güllük bölgesi, Bahçelievler yıkılıp, bir bütün olarak planlanabilir. Keşke özellikle o bölgelerde, mahalleyi bir kaç parçaya bölerek daha sağlıklı yapılar oluşturabilse ama belediyeleri de anlıyorum bir taraftan mülkiyet problemleri artacak. Kentin iyi olması içinde birilerinin de elini taşın altına koyması lazım. Daha çok yapıdansa kenti çevresiyle yapmak gerekir” diye konuştu.

BALBEY VE HAŞİM İŞCAN’I DA YAŞANABİLİR KILSAK

Balbey Mahallesinin Haşim İşcan Mahallerine de dikkat çeken Yörük “Kaleiçi’nden çıkınca en yakın merkez, Balbey Mahallesi, bu mahalle uzun süredir plan süreçleriyle uğraşılıyor. Neyi bekliyoruz bilemiyoruz. Balbey, Antalya için çok önemli bir merkez noktası.  Haşim İşcan da öyle. Kent merkezinin çeperlerine doğru ilerledikçe onlarda merkez niteliğinde ve onlarda şu an atıl durumdalar. Güvenlik problemi var. İçerlere girip çıkmak mümkün değil. Halbuki onları korumacı yaklaşımlarla yenilesek o merkezleri orda yaşanılabilir kılsak, o sokaklarda kaleiçi gibi hareketli, düzenli yaşanılabilir alanlar olur. Kentler ayrı değer ve kimlik katkısında bulunur” dedi.

Tek bir yasa ile kent kimliği oluşturulamaz

Türkiye’de imar kanununda sorunlara değinen Yörük, her şehrin kendine has özellikleri olduğunu bir 3194 sayılı bir imar kanununun tüm Türkiye’de uygulandığına bununda kentlerin kendine has kimlikler oluşturmasına engel olduğunu söyledi. Yörük “Ülkenin her şehri başka özellikler taşıyor. Gaziantep’e de gitseniz. Mardin’e de gitseniz, İzmir’e de gitseniz ve Antalya’da da aynı imar planı koşullarıyla karşılaşıyorsunuz. Bizim imar planımızı yan yana koysak başka şehirlerle hangisinin Antalya olduğunu bilemezsiniz. Çünkü imar kanunu bazı şeyleri tek düzeye bağlıyor. Bir taraftan doğru ama bir taraftan da eksik kalıyor. Neden eksik kalıyor; her ilin kendi iklim verileri, yaşam koşulları, kendi kimliği ve farkını yansıtması için kendine özel kitapçıkları yönetmelikleri oluşturmak lazım” dedi.

ANTALYA HAYALİNİ ANLATTI

Başkan Yörük, nasıl bir Antalya planlaması hayal ettiğini anlattı. Yörük “Uçsuz bucaksız, deniz boyunca yürüyebildiğimiz, yollar mesela Konyaaltı’ndan Lara’nın sonuna kadar yürüyeyim isterdim. Miami gibi ama maalesef bizlerde kıyı sürekli kesintilere uğruyor. Bu kadar denizi olan bir memleketiz, 640 km sahile sahibiz. Kullanabildiğimiz alanlar çok az. İsterdim ki bütün sahil bantları büyük genişliklerle beraber, herkes kullanılabilir. Yürüyüş alanları bisiklet alanları olan bir yer olurdu. İşte bak böyle bir planlama olsa ‘scooter’ problemi olmazdı. O zaman bütün sorunlarımızı çözebilirdik. Eski Antalya’yı bilenler bilir Antalya’nın her yerinden denize sular dökülürdü. Arıklar dediğimiz bu arıklarda birçok imar koşullarıyla beraber kapandı. Konyaaltı bölgesinde de yüzlerce arık vardı. Hani en azından bunların birçoğunu koruyabilseydik. O sular akmaya devam etseydi, doğa ağırlıklı bir kent olsaydı şuan paha biçilmez bir kent olurdu” dedi.

MÜHÜBE TAŞKIN