HOBİ MÜSLÜMANLIK

  • SUR YAPIIIIIII

Hobi sözlükte en geniş anlamı ile: Görev ve meslek çalışması dışında severek yapılan, dinlendirici, oyalayıcı uğraş, "Meslek dışında biricik merak. Her zamanki çalışmaların haricinde yer alan dinlendirici bir merak veya işlem. Severek yapılan iş, vakit geçirme yolu şeklinde tarif edilir. Tariften de anlaşılacağı gibi kısaca Hobi demek; süreklilik arz etmeyen düzensiz gün ve saatlerde yapılan tüm uğraşlar veya hareketler demek olduğunu görürüz. 

Hobinin zıttı olan meslek ya da İş ise sözlükte; insan yaşamını sürdürebilmek için yaptığı ve genellikle yoğun bir eğitim ve çalışmayı gerektiren sürecin sonunda kişilerin kazandığı unvanın adıdır. Hobi ya da meslek ikisi de aslında bir uğraş olmasına rağmen bunları birbirinden ayıran en önemli özelliklerden birinin onlar için ayrılan süre olduğunu görürüz. 

Aynı şekilde İslam inancının ayrılmaz bir parçası olan ibadetlerin düzenli yapılması veya yapılmaması noktasından hareket ettiğimizde, hobi ve meslek ile Müslüman’ın dinini yaşama gayreti noktasında ortak yanlarının olduğunu görürüz. Konuyu netleştirmek adına birkaç örnek vermek gerekirse;  Müslüman’ım diyen bir kişi için özellikle vakit namazları ibadet hayatının olmasa olmaz dedikleri bir parçasıdır. Çünkü Allah ve resulü tarafından önemi birçok ayette ve hadislerde dile getirilmiştir. Bundan dolayı da namaz dinin direği olarak nitelendirilmiştir. Dinin direği olarak belirlenmesine rağmen, birçok Müslüman tarafından Cuma namazı ve vacip/sünnet kabul edilen bayram namazları dışında vakit namazlarına rağbetin olmadığını görüyoruz. 

Cumalarını kaçırmayan birçoğumuz, söz konusu vakit namazı olunca, bin bir mazeretin arkasına sığınarak, bir hobi misali boş vakitlerde kılmaya çalışıyoruz. Oruç gibi bazı ibadetler yılda bir kere olmasına rağmen onu da yapmama adına onlarca mazeret üretiyoruz. Canımız çekerse bin bir triple o da boş vakitlerimizde tutmaya gayret ediyoruz.

O zaman yukarıdaki süreklilik ilkesinden hareketle dünyalık işleri ve ibadetleri meslek ve hobi gibi ikiye ayırdığımız gibi, ibadetleri yapma sürekliliği ve verdiğimiz önem açısından da Müslüman diyen insanları da iki gruba ayırabiliriz. İlk grubu ibadetlerini bir meslek gibi düzenli yapan veya yapmaya çalışan Müslümanlar oluştururken, ikinci grubu ise ibadetleri bir hobi mantığı ile görüp Dünyalık işlerinden arta kalan zamanlarında yapan Müslümanlar oluşturmaktadır.  Bunu söylerken hâşâ Allah-u Teâlâ’nın işine karışmak veya ona ait bir hüküm hakkında ileri geri konuşmak haddimize değil. 

Lakin burada yapmaya çalıştığımız Müslümanların ibadetlerle olan ilişkisine ya da ibadet hayatına meslek ve hobi tariflerinden hareketle yeni bir bakış açısı getirmek. Böylelikle bir nebze olsun biz Müslümanların ibadetleri devamlı yapıp/yapmama noktasında ki meselesine parmak basmak ve ben hangi grup Müslümanlığa dâhilim diye düşünmesine yardımcı olmak. Ayrıca “Rabbimiz katında bir mazeretimin olmasına, bir de birilerinin sakınıp çekinmelerine vesile olmak(7/164). 

Bu tarz uygulamalardan hareketle o zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Müslümanlık da bir meslektir. Çünkü her ikisinde de kişiden (Müslüman/işçi) otorite (Allah/patron) tarafından sürekli yapılması isteniyor. Buda demek oluyor ki bir kişi inancının gereği olan ibadetlerini sürekli yapıyorsa veya yapma adına mücadele veriyorsa bu kişi dinini meslek edinmiştir. Yok, eğer canı istediğinde veya boş vakitlerinde ibadetlerini yapıyor veya yapmaya çalışıyorsa bu kişinin dinini bir hobi olarak gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.