EBU LEHEB VE EŞİ İMAN EDEMEDİ Mİ? YOKSA ETMEDİ Mİ?

  • SUR YAPIIIIIII

 

Ebu Leheb Kuran-ı kerimde künyesi/sıfatı ile anılan kişilerden biridir. Asıl künyesi Ebû Utbe olduğu halde babası ona, güzelliği sebebiyle ateş gibi parladığı veya öfkelendiği zaman yanakları kızardığı için “Ebû Leheb” (alev babası) demiştir. Rivayete göre Allah Teâlâ kendisine yakınlarını uyarıp İslâm’a çağırmasını emredince ( 56/1-2) Hz. Peygamber Safâ tepesine çıkmış, orada bulunan Kureyş kabilesi mensuplarını yanına çağırarak onlara İslâm’ı tebliğ etmiş; ancak Resûlullah’ın amcası Ebû Leheb bu olaya kızarak, “Kuruyup yok olasıca! bizi bunun için mi çağırdın?” demesi üzerine TEBBET SURESİ inmiştir (Buhârî, “Tefsîr”, 111; Taberî, XXX, 217-218).

İlk inen surelerden olan Tebbet suresinin meali ana hatları ile şöyledir: Ebû Leheb'in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir, Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu halde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir)(Diyanet meali).

Kureyş suresini yıllardır namazlarda okur durur. Namazlarda okumamıza rağmen, belki anlamını bilmediğimizden beklide gündemimizi teşkil etmediğinden, başta Ebu cehil olmak üzere hanımının da neden iman etmediği sorusu aklımızı pek kurcalamaz. Aklımıza geldiğinde ise, gerek anlatılanlardan gerekse bilgimiz kapasitesince,  İman etmemesini genelde Allah nasip etmedi diye düşünürüz. Lakin bu şekildeki bir yaklaşımı Kuran-ı kerim süzgecinden geçirdiğimizde, bu düşüncenin diğer kuran ayetleri ile çeliştiği görürüz.

Çünkü Dünya bir imtihan dünyası idi ve Allah-u Teâlâ’da her kim olursa olsun tövbe edenlerin tövbesini kabul edeceğini söylüyordu. Bu düstur kuranda‘’Ancak bundan sonra tevbe edip hallerini düzeltenler müstesnâdır. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.’’(3/89) şeklinde dile getiriliyordu. Ebu cehil bu kuraldan ne habersizdi nede muaftı. Çünkü bu ilahi adalet açısından mümkün değil.

O zaman ister istemez insanın aklına şu soru geliyor: Ebu Leheb hakkında olumsuz nitelikler belirten ayetler inmesine ve tövbe kapısı açık olmasına rağmen ya da sırf ayeti ve peygamberi yalancı duruma düşürmek için surenin inmesinden ölene kadar geçen on senelik bir süre içinde neden iman etmedi? Tüm İslam inancını yerle bir edecek bir imkânı Allah-u Teâlâ on yıl boyunca ayağına serdiği halde neden iman etmeyip bu şansı kullanmadı. Ebu Leheb bir hata yaptı lakin hatasını düzeltmek veya iman etmek istese dahi Allah ona müsaade etmedi mi veya Allah bu surede onların kaderinin cehennemliklerden olacağına takdir ettiği içinmi iman etmedi?  Yoksa iman etmemelerinin arkasında yatan başka duygu, düşünce veya sebep mi var?

Rivayetlere baktığımız zaman Ebu Leheb ve karısı Ahrete veya Allah’a inandıklarını görürüz. Allah rasulü (sav) onlara Atalarından miras aldıkları Allah ve ahret inançlarının kuran-ı kerime uymadığını söylüyordu. Geleneksel din anlayışlarının ve ibadet şekillerinin yanlışlığını yüzlerine vurduğu için Hz Muhammed’e düşman oldular.  Diğer bir etken ise Müslüman oldukları ve İslami bir hayat yaşadıkları zaman ellerinde bulunan makam mevki ve imkânları kaybetme korkusundan ve dünyada istedikleri gibi yaşayamayacaklarını bildiklerinden dolayı İslam dininin ilkelerine sırt çevirdiler. 

İğneyi kendine çuvaldızını başkasına batır atasözünden hareketle, biz Müslümanların hayatına veya düşünce yapısına baktığımız zaman:  Allaha ahrete inanmamıza rağmen bizlerin de kuran ne diyordan ve Allah’a (cc) ibadetten uzak durmasının sebebi acaba, Ebu Leheb gibi inancımızdaki eksiklikler ve yanlışlarımızla yüzleşme korkusu mu? Yoksa dünyevi çıkarlar beklentiler ve zevklerden mahrum kalma endişesi mi?