AZI DİŞLERİ GÖRÜNENE KADAR GÜLEN BİR PEYGAMBER

  • SUR YAPIIIIIII

Gerek ilahi gerekse beşeri dinlerde Peygamber olarak kabul edilen kişilerin hayatını anlatan kitaplara baktığımız zaman, bu kişilere az ya da çok ilahi/tanrısal sıfatlar atfedilmiş olduğunu görürüz. Bu şekilde aşırı derecede yüceltmenin altında yatan sebeplerin başında onlara duyulan aşırı sevgi yatmaktadır. Yahudiler ve Hıristiyanlar sevgi işini bir adım daha ileri götürerek peygamberlerine Allah’ın oğlu sıfatını layık görmüşlerdir. Müslümanlarında aynı hataya düşme tehlikesini öngören Allah resulü(sav) bir hadisinde şöyle buyurur. Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’ya yaptıkları gibi beni batıl ve aşırı surette methettikleri şekilde övmeyin! Ben ancak Allah’ın kuluyum. Bana ‘Allah’ın kulu ve Rasûlü’’ deyin!” (Buhari, Enbiya, 48)

Bu öngörü ve uyarmaya rağmen yinede Müslümanlar farklı şekillerde olsa da Allah resulünü yüceltmekten geri durmamışlardır.  Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi ilahlık vermenin yolu ayetlerle ve hadislerle kesilince bu sefer Allah resulünü yüceltmek adına birçok insani özelliği ona layık görmemiştir. Bu özelliklerden biride gülme meselesidir.  Peygamberimize bırakın kahkahayla gülmeyi sesli gülmeyi bile yakıştıramamışlar. 

Oysa Hz. Peygamber (asm) sizin ve bizim gibi etten ve kemikten oluşan bir beşerdir.  Bizden tek farkı vahiy alıyor olmasıdır. Bundan dolayı sosyal hayat içerisinde nükteli sözler, ilginç çelişkiler, sürpriz gelişmeler ve diğer bazı hareketler karşısında tebessüm ettiğine ve güldüğüne dair birçok hadisler vardır. Çünkü gülmek beşeri bir ihtiyaçtır. Buna rağmen bazı insanlar halk tabiri ile ne şişi yakmışlar nede kebabı. Kahkaha ile veya aşırı derecede gülmenin yanlışlığını ispatlama adına Peygamber efendimizin güldüğü hadisi şerifleri ve gülme temalı ayetleri anlam dairesinden çıkarıp koruma ya da övme adına yapılan çıkarımlarla bu sonuca varmışlardır.

Konuyu delillendirme adına gülmenin kötülüğü/yanlışlığı ile alakalı kullanılan birkaç ayetin meali şöyledir: “Ağlayacak yerde gülüyorsunuz!..” (Necm, 53/60) Günahlara dalmış inkârcı suçlular, dünyada iken mü’minlerle alay edip, onlara gülüyorlardı. (mutaffifin/29)  Fakat Mûsâ apaçık delillerimizle karşılarına çıkınca onlar, bu mûcizelerle alay edip gülmeye başladılar. (Zuhruf/47) Bu ve buna benzer gülme içeren ayetlerin akışına ve kast edilen manasına baktığımız zaman inanç eksenli alaya alma ya da önemsememe tarzı tepkiler olduğunu görürüz. Bu tarz gülmeler kınanmıştır yoksa güzel olan hal ve hareketler karşısında bir beşeri ihtiyaç olan gülmenin hoş olmadığına dair hiçbir hitap yoktur.

Sesli ya da kahkaha ile gülmeyi hz Peygambere yakıştıramayanlar ayetlerden daha çok hadisleri delil olarak kullandıklarını görürüz. Kitaplarda geçen gülme ile alakalı hadisi şeriflere bir göz attığımızda genelde; “Hazret-i Peygamber (asm) çok susar, az gülerdi.” (Müsned) “Az gül. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür (katılaştırır).” (Tirmizî,İbn Mace) “Siz benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Yüksek dağlara çıkar, sızlanarak Allah’a yalvarırdınız. Çünkü kurtulup kurtulamayacağınızı bilemiyorsunuz.” (Câmiü’s-Sağîr) “Kim gülerek günah işlerse, ağlayarak cehennem ateşine girer.” (Câmiü’s-Sağîr) rivayetleri ile karşılaşırız.

BU hadisi şeriflerinde içeriğine baktığımız zaman burada vurgu daha ahreti hesap gününü çok umursamamazlığın, ciddiye almamazlığın ya da çok fazla garantici olmanın yanlışlığından dem vurulduğunu görürüz. Güldü diyenler de kahkaha ile değil tebessüm etti diyerek peygamberimizin kahkaha ile gülmediğini ya da gülemeyeceğini ifade etmişlerdir. Oysagerek rivayetlerden gerekse tarihi bilgilere göre Peygamber efendimiz kimseye gülmeyi yasaklamadığı gibi kendiside hoşuna giden olaylar ya da sözler karşısında insani tepkisini de vermeden geri durmamıştır. Bunun en güzel örneği ise Buhari de geçen (hadis no:1936) ve paylaştığımız peygamber efendimizin bir olay karşısındaki azı dişleri görülünceye kadar güldü hadisi şerifidir