• SUR YAPIIIIIII
SAĞLıK Haber Girişi : 11 Ağustos 2020 12:29

Antalya Tabipler Odası Uyardı

Antalya Tabipler Odası Uyardı
Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, “Hızla sert tedbirlere dönülebilir” dedi.

Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, “Hızla sert tedbirlere dönülebilir” dedi.

 Korona virüs salgınının tüm dünyada etkisini hız kesmeden sürdürdüğünü dile getiren Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Şahin, Antalya’da Eğitim Araştırma Hastanesi, Kepez Devlet Hastanesi ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin pandemi hastanesi olarak hizmet verdiğini belirtti. Geçtiğimiz hafta bu sağlık merkezlerinden gelen verilerin iç açıcı olmadığını dile getiren Prof. Dr. Şahin, söz konusu hastanelere günlük 300 ile 400 arasında değişen sayılarda korona virüs başvurusu olduğunu, başvurular sonucunda günlük 50 ile 60 kişinin test sonuçlarının pozitif çıktığını söyledi.

“Evlerdeki sayı çok yüksek”

Geçtiğimiz hafta Antalya’da 150’ye yakın vaka tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Şahin, Sağlık Bakanlığı’nın pandemiyle ilgili belirlediği yeni kriterler gereği herkesi enfekte olarak kabul edilmediğini hatırlattı. Prof. Dr. Şahin, “Genç olup semptomları çok ciddi olmayan, tomografi bulgularında akciğer tutumu küçük bir bölgede olanlar, PCR testi pozitif bile olsa hasta eve gönderiliyor. Dolayısıyla evlerdeki sayı çok yüksek. Bu insanlarla teması bulunanlara test yapılmıyor. Şu ana kadar Antalya’da epeyce test yapıldığı söyleniyor; ama bunların evlerdeki takibi aile hekimlerine bırakılmış durumda. Aile hekimlerimiz enfekte insanlarla teması bulunanları arıyor ve koronayla ilgili belirti tespit etmeleri halinde ilgili birimlere haber veriyorlar” dedi.
 

Enfekte olan vatandaşların bulunduğu evlerin ya da apartmanların karantina altına alındığını hatırlatan Prof. Dr. Şahin, “Karantina uygulamasının takibi bırakılmış gibi. Evine git, 14 gün dışarı çıkma denilen insan sayısı çok fazla. Bu insanların takibini telefonla aile hekimleri yapıyor. Aile hekimleri bu takibi önceden de yapıyordu; ama emniyet vakanın ikamet ettiği konut ya da bölgede bir karantina uyguluyordu. Bu uygulamayı şu an zayıflamış olarak görüyoruz. Bunun nedeni de vakanın çok olması” diye konuştu. Hastanelerdeki sistemin yığılmalar nedeniyle çökmemesi adına uygulamayı doğru bulduklarına değinen Prof. Dr. Şahin, “Evlerdeki takibin dikkatli olması gerekiyor” açıklamasında bulundu.

 Palyatif bakımlardaki yoğunluğa dikkat çekti

Enfekte olanlarla teması bulunanlara test yapılmadığı için salgına yakalananlarla ilgili net sayısının belirsizliğini koruduğunu aktaran Prof. Dr. Şahin, “Antalya’da iyi bir takip olduğunu belirtiyorlar. Ancak bu tablo salgının başındaki tabloya geri döndüğümüzü gösteriyor. Kesin rakamlar olmayınca net vaka sayısına ilişkin açıklama da bulunamıyoruz. Hastane yoğun bakımlarındaki hastaların palyatif bakımlara gönderildiği söyleniyor. Evine gönderemediğimiz; ama yoğun bakımlık bir durumu bulunmayan bir hasta grubu oluşturmuşuz. Bizlere, sağlık müdürlüğünden iyi bir takip olduğu belirtiliyor. Bu tablo, salgının başında ulaştığımız rakamlara ulaşmış görünüyoruz. Geçtiğimiz hafta hastanelerde 150’ye yakın yatan hasta gözüküyordu. Bir de hastaları palyatif bakımlara göndermişler. Buralarda da 100 kişi olduğu söyleniyor. Yoğun bakımdaki hasta sayısı, entübe hasta sayısı düşük gösterilmeye çalışılıyor. Bu nedenle sağlık çalışanları bir baskı altında. Yoğun bir mesai içindeler ve söyledikleri; o salgının başındaki seviyeyi yakaladık, onun üzerindeyiz. Çünkü evlerde çok fazla hasta var” diye konuştu.

Okulların durumu ne olacak?  

Okulların açılmasıyla ilgili tartışmaların devam ettiğini belirten Prof. Dr. Şahin, “Eğer okullar açılacaksa gençleri okullara göndereceksek test sayısını çok arttırmalıyız. Onların ya da onların virüsü bulaştıracağı kişileri tespit etmeliyiz ki salgının bir anda çok geniş bir yayılım göstermesinin önüne geçelim. Genç ve çocuk grupları okulların açılmasıyla bir araya gelecek. Bu çocuklar nasıl korunacak, koşulları bilmiyorum. Okulların açılması haricinde bayramın, düğünlerin etkisini göreceğiz. Eylül’de ikinci dalga bekleniyordu; ama biz daha birinci dalgayı düşüremedik. Sayıların çok artmasından endişe ediliyor. Önümüzdeki hafta elimizdeki sayıları karşılaştıracağız. Temas alanlarımızın artmasına izin veriyorsak test sayısını da arttırıp vakaları hemen tespit etmemiz ve izole etmemiz gerekiyor. Bu koşullarda okulların açılmaması gerektiğini Bilim Kurulu üyeleri söylüyor, tüm bilim insanları söylüyorlar. Vaka sayısı bu kadar yüksekken, veri gizleyerek okulları açarsak ve vaka sayısı artmaya devam ederse herhalde kısa bir süre sonra kapatırız. Göz göre göre hem çocuklarımızın hem halkın sağlığını tehlikeye atamayız” değerlendirmesinde bulundu.

 “Sert tedbirlere dönülebilir”

Vaka sayılarındaki artışın bu şekilde devam etmesi halinde önümüzdeki Eylül ayında sıkı tedbirlerin hayata girebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Şahin, “Sayı açıklamak istemiyorlar. Ankara ve Erzurum ortaya çıktı. Konya’da yer kalmamış, Diyarbakır’da yoğun bakımlar dolmuş. Bireysel sorumluluğa bu kadar yaslanmamız lazım. Salgını ve ekonomiyi yönetemediğimiz için her şeyin maske takmayan, sosyal mesafeye uymayan bireylere bırakılacağı gibi bir görüntü var. Sayıları gizlesek ne kadar gizleyeceğiz. Bu durumun ekonomiye faturası ileride çok ağır olabilir. İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbakır’da yataklar ve yoğun bakımlar dolmuş durumda. Eylül ayında günlük vaka sayısında 2 bin ve üzerinin görülebileceği belirtiliyor. Hızla sert tedbirlere dönülebilir. Bu gibi durumlarda test sayısının artması gerekiyor. Test sayısı artmalı ki bir semptomatik olmayan vakaları da bulalım. Kontrolü yapalım ve yayılımı düşürelim” şeklinde konuştu.

Kurallara uyulmuyor vurgusu

Prof. Dr. Şahin açıklamalarına şöyle devam etti:
“Antalya, yaz mevsiminde tatilcilerin buluşma noktası haline geliyor ve virüs yayılımı açısından riskli bir bölge haline geliyor. Konya, Isparta gibi çevre illerle Türkiye’nin her noktasından ve yabancı ülkelerden tatilciler kente geliyor. Isparta’da pandemi hastanesi yatakları dolduğu söyleniyor, şehir hastanesinin ayırdığı bloğun dolduğu söyleniyor. Oralardan bize gelmeyecek midir, mutlaka gelecektir. Bu kadar çok çeşitli bölgelerden gelen insanlarla bulaşmamızın artma olanağı yüksek. Bir de gördük ki önlemlere uymuyoruz. Maske ve mesafe kuralı terk edilmiş durumda. Bunları denetleyen de yok. Tek tek insanlara kurallara uy demenin bir anlamı yok. Bu, bir salgın yönetimi ve toplumsal bir sağlık yönetimi. Ona göre önlemler alıp kontrol etmemiz lazım. Sadece ekranlarda aman dikkat edin demekle olacak bir şey değil. Kimsenin bireysel sorumluluğuna bırakıp tüm toplum sağlığını feda edilebilir mi, olmaz. Pazarlarda bile kimse kurallara uymuyor. Kimse maske takmıyor, ortada ne polis var, ne zabıta.”

  Sağlık çalışanlarının psikolojileri

Prof. Dr. Şahin son olarak pandemi sürecinde yoğun çaba gösteren sağlık çalışanlarının içinde bulundukları süreçle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Şahin, “Sağılık çalışanları öfkeli. Zaten çok çalışmaktan dolayı bir tükenmişlik durumu söz konusu. Tüm önlemleri alıyorlar. Çocuğuma sarılamadım, annemi-babamı göremedim, evime gitmedim diyenler var. Ben bu kadar fedakarlık ediyorum ve hastalıkla mücadele ediyorum. Niye diğer insanlar durumu umursamıyor diyorlar. Bir anda şu da serbest bu da serbest, düğünü şöyle yaparsın dersek AVM’leri açarsak bir algı oluşuyor. Bu bir salgın yönetimi. Bizler bu kadar rahatlamasak ve vatandaşı da sürekli uyararak kontrol etseydik her halde şimdikinden daha iyi olurduk. Bunu başaran İtalya, İspanya gibi ülke örnekleri önümüzde. Biz şimdi hastalıkla baş edemiyoruz pozisyonundayız. Dünya Sağlık Örgütü her şeyi yayımlıyor. Biz ekonomik nedenlerden ötürü sıkışıyoruz. Aşı bulunsa bile bize ulaşacağı zamanı da hesaplayarak hemen gevşememiz lazım. Önlemlerimizi ve kontrollerimizi hiçbir zaman rehavete kapılmadan devam ettirmeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Veli AKOĞLU

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.