• SUR YAPIIIIIII
SPOR Haber Girişi : 24 Ekim 2022 17:21

ALTIN KIZ AZRA'NIN ŞAMPİYONLUK SERÜVENİ

ALTIN KIZ AZRA'NIN ŞAMPİYONLUK SERÜVENİ
Kadın Ritmik Cimnastik Grup Milli Takımı sporcularından genç sporcu Azra Akıncı, dört buçuk yaşında başlayan ve bugünlerde tarihe geçen “Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonluğu”nun hikayesini bizlerle paylaştı.

Kadın Ritmik Cimnastik Grup Milli Takımı sporcularından genç sporcu Azra Akıncı, dört buçuk yaşında başlayan ve bugünlerde tarihe geçen “Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonluğu”na giden süreçteki hikayesini bizlerle paylaştı.

Türkiye, daha önce ciddi bir başarı elde edemediği ritmik cimnastik dalında Avrupa şampiyonu olmasını sağlayan altın kızlardan Azra Akıncı,Ukrayna takımını kendi ülkelerinde geçerek Türkiye tarihinde bir ilke imza atmış olduklarını anlattı.

Mühübe Taşkın: Azra bize biraz Kendinden bahseder misin? Cimnastik sporuyla nasıl tanıştın?
Azra Akıncı: Ben Azra Akıncı. 19 yaşındayım. İstanbul Aydın Üniversitesi antrenörlük bölümü ve VakkoEsmod'da moda tasarımı öğrencisiyim. Cimnastiğe 4,5 yaşımda annemin yönlendirmesi ile Antalya Muratpaşa Belediyesi Spor Kulübünde başladım. 14 yıllık sporculuk hayatımın 9 yılını bireysel, 5 yılını grup sporcusu olarak tamamladım. Şu anda Türkiye
Cimnastik Federasyonu kadrosu altında hakemlik yapıyorum.

MT : Ritmik Cimnastik Avrupa Şampiyonluğu”nun hikayesini anlatır mısın?

AA: 13 yaşımda Cimnastik Federasyonu tarafından düzenlenen Türkiye’deki en iyi ilk 5 sporcunun seçildiği olimpik grup milli takımında yer almaya hak kazandım. Böylece Ankara TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi)‘ne yerleştim ve ailemden ayrı yaşamaya başladım.
Hayatımda verdiğim en büyük karardı diyebilirim. Bu 5 yıllık süreçte çok yoğun antremanlar yaptık, ağır sakatlıklar yaşadım. Avrupa şampiyonası öncesi günde 8-10 saat çalıştığımız uzun bir kampa girdik. Takım olarak hem mental hem fiziksel açıdan çok güçlü olmalıydık çünkü ritmik cimnastik tarihinde daha önce avrupa şampiyonasında finale bile kalmamıştı. Kieve gittiğimizde kendimizi tam anlamıyla hazır hissediyorduk. Halıya emin adımlarla çıkıp serimizi hatasız bir şekilde tamamladık. Aldığımız puan yarışmanın en yüksek puanıydı. Geçmemizin imkansız olduğunu sandığımız Ukrayna takımını kendi ülkelerinde geçip marşımızı birincilik kürsüsünde okumaya hak kazandık. Ve böylece de Türkiye tarihinde bir ilke imza atmış olduk.

MT: İlk ödülünü aldığında ne hissettin? Kaç tane ödülün var?
Sporculuk hayatım boyunca birçok yerden fazla ödül aldım fakat tabi ki benim için en değerlisi doğduğum, büyüdüğüm şehirden gelen ATSO KÖK ödülleriydi. 2021 yılı spor dalında kente önem katanlar ödülünü aldım.

MT: Spora başlamanda ve devamında öncelikle ailenin etkisi oldu mu? Nasıl oldu?
AA: Ritmik Cimnastik sporu çok erken yaşta başlanan bir spor olduğu için genellikle aile yönlendirmesi veya fiziksel özelliklere göre başlanmaya karar veriliyor. Bende o şekilde başladım. Yarışmalara katılıp dereceler almaya başladığımda hem antrenörlerim hem ailem desteklerini hiç esirgemediler. Anatomik olarak vücut şartlarını zorlayan bir spor olduğu için fiziksel olarak yoğun günler geçiriyordum. Ayrıca antreman saatleri uzunluğundan dolayı bazı günler kendime ayıracak vakit bile bulamıyordum. Bu günleri ailemin desteği olmadan gerçekten atlatamazdım.
 

MT: Yurtdışında eğitim veriyor muşsun duyduğum kadarıyla bu süreç nasıl gelişti?
AA: 19 yaşıma kadar 17 farklı ülke görüp uluslararası gerçekleştirilen yarışmalarda, dünya ve avrupa şampiyonalarında yarışma imkanım oldu. Böylece dünyanın her bir yanında birçok antrenör ve sporcu ile tanıştım. Eylül ayında bireysel antrenörüm Zlatka Sıla Tüzken araciligiyla
1 aylik dubaiye antrenör olarak gittim. Hem eski sporcu hemde turk milli takim antrenorlugu yapmis olan, Dugym cimnastik spor klubu kurucusu ve bas antrenoru Ebru Ilgaz ve ekibi ile antremanlarimizi surdurduk. Gecirdigim bu 1 ayda 4 farkli grup serisi hazirladim. Benim icin
inanilmaz bir tecrubeydi. Ayni zamanda bana cok guzel ev sahipligi yaptilar. Ebru hoca dubai sehrine ritmik cimnastigi getiren ilk isim. 18 yil once kurmus oldugu bu klupte her yas kategorisinden cocuklar bulunuyor. ve onlar icin oturmus belirli bir duzen bulunuyor. Baska ulkelerden gelen antrenorler ve ebru hocanin egitiminde yetisen cocuklar bu sporu gercekten hem severek hem eglenerek yapiyorlar.

MT: Spor ve eğitimi birlikte nasıl yürüyor?

AA: Federasyonumuz bize özel izinler alarak devamsızlık sorunumuzu cozuyorlar fakat sınav haftalarında belirli zorluklar yaşayabiliyoruz. Antreman yoğunlugumuzdan kaynaklı konuları
kaçırmış oluyoruz. Bu eksigi aksam eve geldiğimizde hem hocalarımız hem arkadaslarimiz yardımıyla tamamlamaya çalışıyoruz.

MT: Antrenman ve dersler dışında vakit kalırsa nasıl değerlendiriyorsun?
AA: Genellikle dinlenmeyi tercih ediyorum. Haftada 1 bos gunumuz oluyor. Hem mental hem fiziksel acidan yogun gecirdigim haftayi evde kendime vakit ayirarak degerlendiriyorum.

M.T: Jimnastik sporuna ilgi duyan kardeşlerine ve senin gibi uluslararası çapta başarılar hedefleyen genç sporculara neler tavsiye edersin?
AA: Ritmik Cimnastigin bana ogrettigi en buyuk sey hicbirseyin imkansiz olmadigi. Bir insan gercekten cok isterse ve bunun icin yeterli fedakarligi, ozveriyi ve calismayi gosterirse mutlaka emeklerinin karsiligini aliyor. Bende genc sporculara hayallerinden hicbirzaman vazgecmemelerini oneriyorum. Zihnimizde o hayali kurduysak bunun mutlaka bir sebebi var.


MÜHÜBE TAŞKIN