AĞIZLARINDAN SELAM DÜŞMEYEN SELAMSIZLAR

  • SUR YAPIIIIIII

 Bundan bir kaç önceki yazımızda Müslim, tirmizi ve ibn mace gibi hadis kitaplarında geçen “Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız” hadisi şerif hakkında Doç Dr. A. Kadir EVGİN’in nasıl yanlış anlaşıldığını izah eden yorumlarına yer vermiştik.  
    Bugün ise biz bu hadisi şerifi aile ilişkisi açısıyla evlerde güven ve huzur temasıyla izah etmeye çalışacağız. Selam Sözlükte “kusursuz olmak, kurtulmak, rahatlamak” anlamındaki selâm Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde “eman, kurtuluş, esenlik, barış” mânaları yanında “selâmlama” anlamında da geçer. Selamün aleyküm ise  'Allah'ın(adına) emniyet ve güveni sizinle olsunben dostum demektir. Kısaca selam kişilerin Allah’ın (cc) adını kullanarak karşı tarafa verdiği bir eman, güvence manasını taşımaktadır.
   Allah-u Teâlâ yeryüzündeki insanın neslini birbirini tamamlayan iki cinsten çoğaltmıştır. İnsanın bu şekilde farklı yaratılması hakkında Allah-u Teâlâ Rum suresi 21. Ayetinde Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yarattığını söylüyor.  Huzurun en çok ihtiyaç olduğu ve bulunması gereken yerler ise evlerimizdir. Allah-u Teâlâ Nur suresi 61. ayetinin sonunda Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin buyuruyor. Bununla birlikte birçok hadisi şeriflerde de hane halkına selam vermenin gerekliliğinden çokça bahsedilir.
  Lakin hemen hemen hiç kimse ayet ve hadislerde bahsedilen selam sözünün açılımının, anlamı ve hayata yansımasının nasıl olması gerektiği üzerinde çok konuşmaz.  Hayatta yansımasının nasıl olması gerektiği hakkında doyurucu izahatta bulunamamasının sebebi beklide sosyal hayata bakan yüzünü göz ardı etmelerindendir. Bunun neticesi olarak ta birçok İslami davranış gib,i selam da orijinal kullanım alanından saptırılarak sadece alışkanlıklardan kaynaklanan davranışların arasında yerini aldı.
   Allah-u Teâlâ birbirlerini tamamlasın diye farklı özelliklerde yaratmasına rağmen erkek insanlık tarihi boyunca Allahın kendisine verdiği bedensel gücü çoğunlukla otorite kurma adına kullanmıştır. Erkeklerin bedensel güçlerini kullanarak otorite kurma işi genelde evlerde eşlere çocuklara karşı olmuştur ve de olmaya devam ediyor.
   Selam vermek demek; en başta karşı tarafa Allah’ı(cc) vekil tayin edilerek veya Allah (cc) adı kullanılarak güvence vermektir. Selam aslında bir güven ve huzur taahhüdüdür. Selam Bu taahhüdü içermesine rağmen bir erkek selam vererek girdiği evinde, ailesi tarafından selamla karşılanmasına rağmen ev halkının selamette olmadığı/olamadığı çok zamanlar vardır. Evlere girildiğinde birisi Allahın selamı üzerinize olsun diyerek Allahın adını şahit tutarak kavga dövüş çıkarmayacağını söyler. Diğer bir açıdan Selam verdiğinde ben Allahın rızası/hoşnutluğu için, sahip olduğum güçleri size karşı üstünlük ve otorite adına kullanmayacağım der. Lakin bu bilinçten haberi olunmadan, alışkanlıktan dolayı selam verildiği için, İncir kabuğunu doldurmayacak sebeplerden dolayı verdiği selamın ruhuna aykırı hareket eder.

   Bu şekildeki bilinçsizliğimizin doğal sonucu olarak evlerimizi dışarıdaki stresimizi atmak için en uygun mekânlar olarak görürüz. Hal böyle olunca da stresimizi atma adına aradığımız bahaneyi yemeğin tadı ve tuzunda buluruz. Böylelikle stres atmayı hayırlı insan olmaya tercih ederiz. Çünkü Allah resülü (sav)  ‘’Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi şekilde davrananlardır’’ buyuruyor. (İbn Mâce, Nikâh, 50)