Peygamber efendimizi anlamanın yöntemlerden en önemlisi, onun yaşadığı zamanın gerek toplumsal kültürü, gerekse ekonomik şartlarını bilmek ve iyi analiz etmekten geçer. Hz Muhammed(sav) her ne kadar peygamber ise de, birey olarak o toplumun bir parçasıydı. Aynı zamanda geçindirmekle yükümlü olan bir ailesi vardı. Allah resulünün yaşadıklarını söylediklerini, sosyal hayat dairesi içerisinde anlamak ve yorumlamak varken, her olayda bir keramet veya mucize aranma yoluna gidilmiştir. Bunlardan biride, misafir olduğu bir evde sirke yemesi ve yemek sonrası sirke hakkında söylediği sözdür.
Peygamber Efendimiz ,Mekke'nin fethinde, amcası Ebu Talib'in kızı Ümmühani'nin evini şereflendirmişti. Ona: 'Yanınızda yiyecek bir şey var mı?' diye sordu. Ümmühani, mahcup bir ses ile cevap verdi: 'Hayır, kurumuş ekmek kırıntıları, tuz ve biraz da sirke var. Ben de, bunları sana ikram etmekten utanırım...'Mübarek ömrü boyunca, önüne konulan hiçbir yemeği küçümsemeyen ve beğenmemezlik etmeyen Allah'ın Resulü: 'Getir onları!' dedi. Sonra o kuru ekmekler suyun içine ufalandı. Bir miktar tuz ilave edildikten sonra da, üzerlerine sirke döküldü! Bu mütevazı yemeği, afiyetle yiyen Peygamber Aleyhisselam, Rabbine hamd duaları ettikten sonra, şöyle buyurdu: 'Ey Ümmühani! Sirke ne güzel katıktır! Sirkesi bulunan bir ev, katıktan mahrum sayılmaz!'Tirmizi, eş-şemâilün- Nebeviyya, s.219-220
Peygamber efendimizin neden, Niye, niçin bu sözü söylediği düşünülmeden, olaya bir bütün olarak hikmet penceresinden bakılmadan, bu hadis hakkında yazılan söylenenlere bir baktığımızda ilginç yorumlara şahit oluyoruz.
Kaynak kitapların bazılarına baktığımız zaman; bir kısmı Hz. Peygamber'in (asm) bir katık olarak sirkeyi överken aslında yemeklerde tutumlu olmayı, israftan ve oburluktan kaçınmayı, nefsin var gücüyle yemeye sarılıp ona güvenmekten uzak kalmasını övmüştür. Sirkeyi ve sirke gibi ucuz ve kolaylıkla temin edilen katıkları, diğer katıklara tercih ediniz yazar. Bir başka kitapta Doğru olanı, bu cümleyi gerçek anlamında kabul etmektir. Bu da hadisin sirkeyi övmesidir der. Diğer bir güzel insan ise,Resûl-i Ekrem (asm) sirkenin katık olabileceğini ve güzel bir katık olduğunu açıklamıştır. Ancak maksadı, sirkenin süt, et, bal ve çorba gibi katıklardan güzel ve üstün olduğunu söylemek değildir. Bu açıklamanın nedeni, kendisine ikram edilen sirkenin katık olmaya elverişli olduğunu açıklamaktır. Şeklinde yazar. Bir başka yorumda ise; Sirke, Hz. Peygamber (asm)'in beğendiği ve övdüğü katıklardandır. Çünkü temini kolay ve ekonomiktir. Kanaatkâr insanların yediği bir katıktır denmektedir.
Bu şekildeki yorumları kitaplarda görüp, bir kısım hocalardan duyan avam, boş durur mu? Onlarda mucize! Yiyecek kategorisine dâhil edilen sirkeye kendilerince bir paye vererek görev yüklerler. Artık nazardan koruma işini sirkeye havale ederler. hangi sirkenin nazardan koruyacağını bilmedikleri için birbirlerine sanal ortamlarda sorarlar. Cevap ise; Nazardan korunmak için üzüm sirkesi de elma sirkesi de kullanılabilir. Kimi zaman bu sirkeler üzerine dualar okunarak içilir kimi zaman da tuzlu sularla karıştırılarak yıkanmak için kullanılır.
Ok yaydan bir sefer çıkmıştır. Artık Sirke için keramet ve mucize kapısı sonuna kadar açılmıştır. Beklentiler çoğalmıştır. Tuz, sirke ve su eve koyunca ne olur? Cevap; Cam bir bardak içerisine bir tatlı kaşığı tuz koyup yarıya kadar sirke doldurun. Aynı oranda su koyarak üstünü tamamlayın. Bu karışımı evinizde özellikle de görünmeyen bir köşeye koyun. 24 saatten sonra evinizdeki tüm negatif enerji bu suya çekilecek ve evinizin enerjisi temizlenecektir .vs vs. Yazılanlara, söylenenlere baktığınızda, kendi küpüne faydası olmayan bu sirkenin, ne kadar kerametli! Olduğunu öğrenince, ağzınızın açıkta kalmasını engelleyemiyorsunuz.
Kısmet olursa haftaya, aynı hadisi şerife, birde insanın halinden anlayan, hikmet sahibi bir peygamber gözüyle, gücümüz oranında bakmaya çalışalım.