İKRA HİTABI ÜZERİNE BEYİN JİMNASTİĞİ-1

  • SUR YAPIIIIIII

 Allahın gönderdiği dinin son halini alma Hira mağarasında Cebrail(a.s) Hz Muhammed’e(sav) ikra hitabıyla başlamıştır. İkra hitabını anlatan olay genel hatlarıyla hadis kitaplarında şu şekilde anlatılır.

    Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz’e bir gün Hırâ Mağarası’nda bulunduğu sırada vahiy geldi. Melek ona gelip «Oku!» dedi. O da «Ben okuma bilmem!» cevabını verdi. Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz hâdisenin devamını şöyle anlattılar:«O zaman Melek beni alıp tâkatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine “Oku!” dedi. Ben de ona “Okuma bilmem!” dedim. Yine beni alıp ikinci defa tâkatim kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine “Oku!” dedi. Ben de “Okuma bilmem!” dedim. Nihâyet beni yine alıp üçüncü defa sıkıştırdı. "Ben okuma bilmem, söyle ne okuyayım?" dedim. Sonra beni bırakıp: “Mahlûkâtı yaratan Rabbinin adıyla oku! O Rabbin ki insanı bir alâktan yarattı. Oku! Kalemle(yazmayı) öğreten.(böylece) insana bilmediğini bildiren rabbin sonsuz kerem sahibidir” dedi. (Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252)

   İnsanı yaratan Allah-u Teâlâ ona sorgulama ve araştırma özelliği de bahsetmiştir. Bu özellik akıl ile birleşince akletmiyor musunuz, düşünmüyor musunuz hitabı daha güzel bir anlamlı hale geliyor. Kadim İslam tarihine baktığımız zaman tefsirlerde Alak suresinin ilk beş ayetin özünü oluşturan kelimelerden "İkra" sözcüğüne genel olarak "oku"  manası verildiğini görürüz. İkra hitabına verilen oku manasının sadece bir kitabı veya metni okuma şeklinde anlaşılmasını Müslümanlara hitap açısından baktığımız da mesele kendiliğinden hallolmuş oluyor. 

   İkra hitabına bir metni oku anlamının verilmesinin beklide en önemli sebebi, Müslümanların inandıklarını söyledikleri Kuran-ı Kerimle ünsiyetlerinin az olmasıdır. Çünkü Müslüman halkın büyük bir kısmının, inandıkları kitabı okumaktan imtina ettiklerine şahit oluyoruz. Bu zaafı veya eksikliği giderme adına Allah-u âlem âlimlerin büyük çoğunluğu tefsirlerinde İkra hitabına bir metni okuma anlamı vermişlerdir.

   Lakin İkra hitabı yukarıdaki hadisle birlikte peygamber açısından düşündüğümüzde bu sefer birçok sorununda kapısını açtığını görüyoruz. İkra" hitabına sadece "oku" manasını vermenin Müslümanların dinlerine ait bilgileri öğrenme adına teşvik ederken aynı zamanda vahyin içerdiği diğer mana ve anlamların önünün katılması sonucunda ilahi mesajın evrenselliğinin ikinci planda kalmasına zemin hazırlamış oluyor. 

   Çünkü ayetlerde geçen olayın akışına baktığımız zaman, vahiy meleği Allah resulüne üç defa İkra denmesine rağmen, Allah resulü üç defa ben okuma bilmem veya bilmiyorum cevabını veriyor. En sonunda ben okuma bilmem demenin ardından ‘’ söyle ne okuyayım ‘’ diyor. İkra hitabına herhangi bir metni okur şeklinde, oku manası verildiği zaman birkaç problemin meydana çıktığını görüyoruz. 

   Birçok Âlimin de gündeme getirdiği gibi kuran-ı Kerim daha vahy edilmemişken ve ortada okunacak bir şey yokken Cebrail nasıl oku der? Hadi diyelim ki! okunacak bir metin var. Allahın elçisi seçilen bir şahsın oku yazar olmadığını Cebrail(as) nasıl bilmez? Bir daha varsayarak Cebrail(a.s) bilmiyor! diyelim. İlk defa dediğinde aldığı cevap olumsuz olmasına rağmen Cebrail (a.s) neden birkaç kez daha aynı hitabı tekrarlıyor? (Haşa) Aralarında birbirini anlama sıkıntısı mı var? Bu ve buna benzer birçok soru, bizim geleneksel olarak adlandırdığımız bir metni okuma öğrenme şeklindeki anlamın, Cebrail (a.s) mın İkra hitabının karşılığını tam olarak karşılamadığına şahit oluyoruz.

   Bir sonraki yazıda kısmet olursa konuya farklı bir yaklaşımla kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.