HZ. MUHAMMED’İN (SAV) BAZI İLETİŞİM İLKELERİ-5

  • SUR YAPIIIIIII

Doç. Dr. Yusuf MACİT’İN Peygamber efendimizin insanlarla olan iletişimini çok güzel bir şekilde anlattığı 2004 yılında on dokuz mayıs ilahiyat fakültesi dergisinin 16. Sayısında yayınlanan HZ. MUHAMMED’İN BAZI İLETİŞİM İLKELERİ adlı tezinden alıntılara beşinci bölümüyle devam ediyoruz.

S-EMPATİ  KURARAK KARŞISINDAKİ KİŞİLERİ ETKİLEMESİ

   Hz. Peygamber, bir iletişim ilkesi olarak insanlarla empati kurmuş ve onlara empati kurmasını öğretmiştir. Bizzat Allah, Elçisini "And olsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şefkatli, merhametlidir" şeklinde tanıtmış, kendisine, "Ben de sizin gibi bir insanım" demesini emrettiği elçisinin empatik tavrına dikkat çekmiştir. Hz. Peygamber de bir hadisinde İnananların, birbirlerini ve hissettikleri duygularını karşılıklı olarak anlamaya· çalışmalarını isteyerek: "Nefsim kudretinde olan Allah'a and olsun ki, bir kul kendisi için istediğini komşusu-veya-kardeşi için istemedikçe tam iman etmiş olamaz" buyurmuştur. Bu sözü ile o, kendisini bir başkasının yerine koymasını ve buna göre değerlendirme yapıp insanları anlamaya çalışmasını bilmeyen bir kişinin sağlam bir inanç sahibi olamayacağına dikkat çekmiştir.

   İletişimde empatik bir tavır sergileyen ve bunu arkadaşlarına da tavsiye eden Hz. Peygamberin huzuruna bir gün bir genç gelmiş ve: "Ya Resulallah, zina etmeme izin ver!" demişti. Hoş olmayan bir istekle karşılaşan insanlar "sus, sus ... " diye gence karşı tavır alırken, Hz. Peygamber gayet sakindi. Genci " Bana yaklaş" diyerek yanına aldı ve onunla · konuşmaya başladı:

"Bir başkasının senin annenle zina etmesini ister misin?

"Hayır, istemem."

"Zaten hiç kimse annesiyle böyle bir şey yapılmasını istemez."

"Bir başkasının senin kızınla zina etmesini ister misin?"

"Hayır ya Resulallah, istemem."

"Zaten hiç kimse kızlarıyla zina edilmesini istemez."

Daha sonra Hz. Peygamber, kız kardeşi, halası ve teyzesi gibi yakınlarıyla zina edilmesine gönlünün razı olup olmayacağını sormuş; genç her defasında "Hayır" cevabını vermişti.

   Öyle anlaşılıyor ki, her insan için söz konusu olabilecek doğal bir duygunun baskısı altında kalan bu genç, adeta "ben artık bu duygularımın şiddetine tahammül edemiyorum" der gibi, problemi için Hz. Peygambere gelmiş; ondan bir çözüm istemiştir. Gencin bu yaklaşımı, oradaki insanlarca hoş karşılanmamasına rağmen, Hz. Peygamber onu dizinin dibine almış, sorduğu sorularla "kendisini başkasın yerine koymasını, kendisi için istemediği bir şeyi başkası için istemesinin doğru olmayacağını; aksine kendisi için arzu ettiği şeyi başkaları için de arzu etmesi gerektiğini" samimi duygularla gence anlatmıştır.

   Empati kurma yöntemiyle, akla hitap ederek, temel his ve duyguları eğitmesini bilen Hz. Peygamber, gencin hatasını kavramasını sağlamış; elini gencin omzuna koyarak, bunlar tabii duygulardır, böyle şeyler olur dercesine şefkatli bir baba gibi, "Allah'ım! Bunun günahını affet; kalbini temizle ve organlarıyla günah işlemekten koru!" diyerek ona dua etmiştir. Bu yaklaşımıyla

Hz. Peygamber, duygularında samimi olan bu genci onore ederek, rencide edilmesini önlemiştir.      

   Burada Hz. Peygamber, iletişimine hedef olan bir insanın temel duygularına ve aklına hitap etmiştir. Hz. Muhammed'in insanlarla sürekli bir iletişim içinde bulunduğunu gösteren ve empati kurmaya yönelik öğütlerinden bazıları da şunlardır: "Siz, içten giyilen elbisenin vücuda yakınlığı gibi bana insanlardan daha yakınsınız. İnsanlar da üstten giyilen elbise gibi sizden sonra gelmektedir". "Mü'min, mü'minin aynasıdır. Eğer onda bir eza görürse onu kardeşinden gidersin"

"Mü'minin mü'mine bağlılığı, taşları birbirine kenetli, biri diğerine kuvvet veren yalçın bina gibidir." (Beşinci bölüm sonu.)