HALKIN İDAREYE KATKISI

  • SUR YAPIIIIIII

İdarecilerin devletlerimi yoksa insanlarımı idare ettikleri önem arz etmektedir. Eğer insanları idare ediyorlarsa bu yanlış bir idare şekli ve idareciyle muhatabız demektir. Çünkü insanları idare etmek herkesin nabzına göre şerbet vermek demektir. Buda insanlar arasında farklı muameleyi gerektirir.

Eğer devlet idare ediliyorsa buda adalet, hukuk ve evrensel kuralların işletilmesi demektir. Evrensel kurallar; yaratılmışın yaratıcının bildirdiği var ediş gaye ve amacına göre adil bir hukukla her bir canlının hayatının sonuna kadar yaşamasını sağlamaktır. Adaletin, sadece insanlara veya insanlardan bir bölümüne aitmiş gibi davranmayan idarecilere ihtiyaç olduğu açıktır. Rahman’ın adaletini tüm yeryüzünde icra edebilenler gerçek idarecilerdir. İşte onlar ahirette peygamberlerle beraber olabilecek özelliklerde olanlardır.

En zahmetli idare edilen canlılar insanlardır. Çünkü yaratıcısını bile sorgulayanların idare edilmesi kolay olmasa gerektir. Yüce ALLAH(cc) mutlak yaratıcı olmasına rağmen, idarecilerden dünyada bütün insanların yaratıcıya iman etmek zorunda olmaksızın, evrensel adalet kurallarıyla muamele etmelerini istemektedir.

İnsanlar farklı düşünseler bile adalet çerçevesinde duygu ve düşüncelerini dikkate almak gerekmektedir. Peygamberimiz yaşadığı toplumda inanan inanmayan insanların var olduğu bir toplumu adaletle idare ettiğine göre bize bir örnek teşkil etmektedir.

İçinde yaşadığımız dünyada her canlı kendi yaşam alanlarında dünyanın işleyişine katkı sunmaktadırlar. Aynı şekilde içinde yaşanılan toplumda insanlar yaşadıkları toplumun gelişmesi ve geleceği için çaba göstermelidir. Yâda idareciler vatandaşlarını idareye katkı sunacak ortamları oluşturmalıdırlar. Aksi takdirde insanlar kendi kafalarındaki düşünceler için uğraşmaya başlarlarsa toplumda ikilikler çıkar. Bu tip davranışlar o toplumun bozulmasına ve toplumsal bütünlüğü korumasına müsaade etmeyecektir.

Her gurubun, her cemaatin, her derneğin kendi çevresine adam toplama sevdasından vazgeçerek; yaşadıkları çevreye, topluma ve ayırt etmeksizin insanlara faydalı olacak fikirler üreterek toplumun huzuruna katkı sunmalıdırlar. Bunun için bulundukları ortamlardaki doğru şartları bozan her ne varsa, bunların tespitini yapıp tedavilerini de ortaya koyarak idareye yardımcı olmalıdırlar. İdarecilerde, insanların bu noktadaki enerjilerini toplumsal huzuru sağlayacak biçimde kendilerine ulaştırmalarını sağlamalı. İnsanların toplumun geleceğine katkıda bulunduğunu göstermeli ve farklı fikirlerden bir ahenk çıkartabilmelidirler. Böylelikle herkes ayrı ayrı guruplar oluşturarak toplumsal huzuru bozacak yapılaşmaya gitmesi yerine toplumsal huzuru sağlayacak bir bütünlüğü sağlamış olurlar.

Ülkede var olan her gurup veya dernek yaşadıkları ilin, ilçenin içindeki aksaklığı tespit ederek bunların toplumun faydasına nasıl düzeltilebileceğinin de projeleriyle mülki amirlerin kapısını çalabilmeliler. Mülki amirlerde şeffaflıkla, gelen çözüm tekliflerini değerlendirerek uygun olanlarını uygulamaya sokarak veya devletin üst makamlarına sunarak halkın idareye katkı sağlayabilmelerine imkân tanımalıdırlar.

Tabi ki şunu söyleyebilirler, bu uygulanabilir bir teklif değil. Evet, doğru söylüyorsunuz. Çocuğun bile neyi yemesi gerektiğini öğrenene kadar ağzına götürdüğü şeyleri düşündüğünüzde hayatta kalması imkânsız gibidir. Ama anne ve baba burada devreye girer, çocuğu için zararlı olanlardan koruyarak faydalı olanlara ulaşmasını sağlamak suretiyle bu açıdan vazifesini yerine getirir. Nasıl çocuğun doğru beslenmesine anne-baba ortam hazırlıyorsa, halkın yerelden başlamak suretiyle toplumsal aksaklıkların düzeltilmesine katkı sağlaması ortamını da idareciler uygun hale getirmek için uğraşmak zorundalar. Gerçi ya halkı toplumun geleceğine katkı sağlayacak ortamı hazırlama zorluğunu göze alırlar ya da her gurubun kendi fikirleriyle devlet içinde devlet olma sevdalarının zorluğuyla uğraşır dururlar.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.