HALK OLARAK NE YAPABİLİRİZ?

  • SUR YAPIIIIIII

İnsanlık tarihi boyunca kuşaklar arası farklılaşma hep olmuştur. Bu değişimin sebepleri bazen şartların değişiminden ve güncel hayatın farklılaşmasından olduğu gibi bazen de büyüklerin küçükleri eğitimindeki zafiyetlerinden kaynaklandığı görülmüştür. Şartlar ne olursa olsun bu değişimlerde doğru yerde olup olmadığımızı anlamanın bir tek yöntemi vardır. Bu da bizim hayata dair ölçümüzün doğru olmasına bağlıdır. O halde hem kendimizin hem de toplumumuzun içinde bulunduğu şartların doğru devam edebilmesi için öncelikle kendimizden başlamak üzere hayata dair değer ölçülerimizin, tasarım ve imalatçının yani mutlak yaratıcının koyduğu kural ve ölçülerine uygun olması gerekmektedir. Aksi takdirde kendiliğimizden var olmadığımıza göre hayatın temel kurallarını, bir yaratıcıya ihtiyacı olan bizim belirlememiz doğru sonuç vermeyecektir.

Günümüzdeki bütün kargaşanın temel sebebi, yaratıcının koymuş olduğu temel kurallar ile yaratılmışın koymak istediği temel kurallar arasındaki ortaya çıkan insanın benlik mücadelesinden kaynaklanmaktadır. Her şeyi yoktan var edenin karşısında yaratılmış olan insanın kazanabilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Ama insan hayatta ve hayat tercihlerinde olduğu gibi bu hususta da kısa süreli kendini tatmin etme arzusunu ortaya koymaktan başka bir iş yapmış olmayacaktır.

Bugün dünyada yaşanılan olaylar, daha önce yaşamış şeytani aklın kölesi olup yaratıcıya rağmen hayatın temel kurallarını ben koyarım diyenlerin toprak olduklarını gördükleri halde, aynı iddiayı tekrarlamaktadırlar. Bugün Yaratıcının Rab’lığını beğenmeyen, onun kurallarının yerine insanlara huzur getirecek daha mükemmel kuralları kendi koyacağını iddia edenlerin şeytani mücadelesini izliyoruz. Bugün Dünyadaki egemenlik elde etme sevdası, Amerika'da ve Avrupa'da olduğu gibi birbirlerinin taraftarlarının hayatına kast etmeyi bile normal görüyorlar. Bu mücadele aslında doğayı ve insanlığın geleceğini düşünmek adına olmadığı açıktır. Çünkü eğer insanlığı düşünüyor olsalardı, kapitalist sistemi kurarak sermayeyi kendilerinde toplamadan, Afrika’da ve dünyanın diğer bölgelerinde açlıktan ölen insanlara el atabilirlerdi. Şu ana kadar bununla ilgili en ufak bir çalışma yapmayan bu şeytani akıl, sanki bugün insanlığın geleceğini düşünüyormuş gibi mesajlar vererek insanların ve insanlığın gözünü boyamak suretiyle kendi egemenliklerine ve kendi sermayelerine sermaye katmayı arzu etmektedirler.

Bu şeytani aklın hedeflerine ulaşamaması için yapılacak her türlü mücadele, dünün Kurtuluş savaşı mücadelesi ile aynı ölçüdedir diye düşünüyorum. Ölmesini bilmeyenlerin ölümsüzlük aramasının karşılığı ancak köleliktir. Dün dedelerimiz ölerek ölümsüzlüğü yakalamak suretiyle bizlere bu günleri sunmuşlardır. Bugün ise bizler bu şeytani aklın başarıya ulaşmaması için her türlü mücadeleyle Hak’kın, adaletin ve insanlığın kazanması için uğraşmak zorundayız. Gerekirse bu uğurda ölümü öldürenlerden olmalıyız.

İdarecilerimizi doğrultmak bizim elimizdedir. Ya elimizle, bugünkü şartlarda oy vererek doğrulturuz. Ya dilimizle, yine bugünkü şartlarda her türlü uyarma usulleriyle, idarenin yanlışlıklarının yerine doğruları ortaya koyup uyararak doğrulturuz. Ya da kalbimizle buğz ederek yani, idarecilerimize küfretme yerine onların düzelmesi için hayır dua edersek, halk olarak vazifemizi yerine getirmiş oluruz. Böylece ‘’bir toplum kendi nefsindekini değiştirmedikçe Allahu Teala (CC) o toplumu değiştirmez’’ emrine muhalefet etmekten kurtulmuş oluruz. 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.