DÜNYA KARGAŞADAN NASIL KURTULUR

  • SUR YAPIIIIIII

Bazılarımızın çok iyi oynadığı satranç oyunundan bir şekilde hepimizin haberi vardır. Oyunda piyon, at, fil, kale, vezir ve şah olmak üzere oyun taşları vardır. Taşların düşünebilen bir varlık olduğunu zannedersek oyunu kendilerinin oynadığını, yukarıdan kendilerini tutup hareket ettiren elinde kendilerine yardımcı olduğunu zannedeceklerini anlayabiliriz.

Hayatı kumar makinası gibi gören ve istedikleri sonuca ulaşabilmek için insanları ve ülkeleri piyon olarak düşünen, insanların hayatıyla diledikleri gibi oynadıklarını zannedenler aslında kendilerinin de satranç tahtasındaki vezir veya şahtan ileri gidemediklerini anlayamamaktadırlar. Hâlbuki vezir veya şahın diğer taşlara göre üstünlükleri, görüntüden ve kendilerine tanınan hareket alanından ibarettir. Sonuçta satranç tahtası üzerindeki hareketlerini kontrol eden elin istediğinden başka bir şey yapamamaktadırlar.

Dünyayı kargaşa ortamına sokan ulusalcı ve küreselci güçleri de bizler, olayın asıl failleri sanırsak hayatımıza doğru yön veremeyiz. Bunlar, satranç tahtasının üzerindeki vezir ve şahtan ibarettirler. Asıl oyunu oynamaya çalışan ve hatta oyunun sonucuna dahi hâkim olmadığını, görünür olursa olayların büyüsünün bozulacağını çok iyi bilen şeytani bir aklın varlığını iyi bilmeliyiz. Görünmeden dünyayı idare ettiğini zanneden, hatta bizleri bile inandıran, kargaşayı kendi emellerine ulaşmanın yolu olarak kabul eden bir şeytani aklın varlığını görmeliyiz.  

Nasıl ki şeytan, kendi haklılığını ispat etmek için ilahi kuralların yani sıratı müstakimin üzerinde pusu kurmuş, insanlığı adalet ve ahlaktan uzaklaştırma çabasında ise, şeytanın takipçileri de aynı taktiği izlemektedirler. Kargaşa çıkarıp, çıkardıkları kargaşayı kontrol ettiklerini düşünerek dünyayı idare ettiklerini zannetmektedirler. Hâlbuki tarih bize göstermiştir ki, geçmişte kendini ilah zanneden, insanlığın, adaletin ve ahlakın üzerine çökmüş ve her şeyin kendi eliyle olduğunu düşünen, bize göre çok güçlü ama olayların sonucuna hâkim olamayan şeytani aklın köleleri gelmiş ve geçmiştir. Oysa onlarda, bugünküler gibi şeytanın oyun tahtasındaki şah veya vezirler olduğunu anlayamayanlardı. Şeytani aklın oyun kuruculuğu asla hayata hâkim olamamıştır.

Olayların gerçek mahiyetini anlayan bir kişi ki onlara ALLAH(cc) peygamber diye hitap ediyor ve bunlar aracılığıyla şeytani sistemlerin ve şeytani aklın nasıl yıkılacağını insanlığa anlatmıştır. Çok teferruata girmeden özetle aklımın erdiği kadarıyla şöyle söyleyebilirim. Doğruyu gören bir kişide olsan adaletten ve ahlaklı yaşamaktan hiçbir şartta taviz vermeyeceksin. Bu erdemli yaşayıştan hakikati görüp anlayanlarda ahlaklı ve adil olmanın faydalarından istifade etmek için aynı yaşayışı hayatlarına aktararak bir kitle olabiliyorlarmış. Böylelikle bir kitle olununca toplumsal yaşayışa hâkim olan ahlak ve adalet, şeytani aklın sonunu oluşturmaktaymış.

Yani bugünkü dünyadaki kargaşadan kurtulmanın yolu; oluşmuş olan toplumsal yapıyı ahlaklı ve adil yönetmek ve böylece dünya mazlumlarına örnek olabilmektir. Kendimizle sınırlı kalan kurtulmuşluk yerine, dünyayı sarması mümkün olabilecek toplumsal kurtuluş için mücadele etmenin Yüce Yaratıcı tarafından neden tavsiye edildiğini iyi düşünmemiz gerekmektedir.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.