Ateşli silah uyarısı!

Emekli Emniyet Mensubu ve Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun, bir ülke veya topluluktaki silahlı şiddetin; ruhsatlı ve/veya ruhsatsız silâhların varlığı ile doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekti. Altun, “Silâh sahibi olma, bir imtiyaz ya da hak olarak ele alınamaz” dedi.

 

Emekli Emniyet Mensubu ve Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun; cinayet ve ölüm oranlarının artmasında etkisi bulunan, çocukluk döneminde yoğun ilgi gösterilen ‘ateşli silahlar’ konusunu ele aldı. Yapılan bilimsel araştırmalarda bir ülkede ateşli silah sahibi olanların sayısı arttıkça ateşli silaha bağlı cinayet ve ölüm oranlarının arttığına değinen Altun, yaşadığımız coğrafyada ataerkil bakış açısının egemen olduğu ve silaha düşkünlüğün çocukluk döneminde başladığının bilimsel bir gerçeği oluşturduğuna vurgu yaptı.

“ÇOCUK OYUNCAK SİLAHI İLE GÜÇLÜ OLACAĞINI DÜŞÜNÜYOR”

Pedagog Âdem Güneş’in görüşlerine de açıklamalarında yer veren Altun, “Oyuncak silah ile oynamanın asıl tehlikesinin, çocuğun silah taşıyan kişilerin karakterine ilgi duyması olduğu belirtiliyor. Elindeki oyuncak silah ile birilerinden kimlik, karakter kopyalaması yapan çocuğun davranışları değişiyor ve kendine örnek aldığı kişinin davranışlarına bürünüyor. Çocuğun silaha ilgisi onu elinde bulunduran kahramanın ‘çok kuvvetli’ ve ‘kudretli’ bir imaj ile sunulmasından kaynaklanıyor. Güneş’e göre, çocukların silahla oynamayı istemesi, yaşadığı ortamda birtakım kırıklıkların ve yanlış giden bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Hayatının belli dönemlerinde eziklik, önemsenmeme, hakaretlere uğrama gibi davranışlarla karşılaşmış çocuk, oyuncak silahı ne kadar büyük ve korkunç olursa, kendi dünyasındaki kötülere karşı o kadar güçlü olacağını düşünüyor. Oyunlardaki kötü insanları vuruyor ve öldürüyor olmanın verdiği hazzı yaşamaya çalışıyor” dedi.

“YASADIŞI SİLAHLANMA SÜRECİ YOĞUNLAŞIP ÇEŞİTLENİYOR”

Son zamanlarda sayıları hızla çoğalan özel güvenlik görevlileri ile bekçilerin de hesaba katılması gerektiğini belirten Altun, “Güvenlik güçlerinin silahlarının artması yasal ve kanundışı yollarla silahlanma sürecinin yoğunlaşıp çeşitlendiğini belirtebilirim. ABD’de 15-34 yaş arası ölüm nedenlerinde ateşli silahlara bağlı ölümler ikinci sıradadır. Türkiye’de de ateşli silahlara bağlı ölümler Avrupa ülkelerine nazaran daha fazladır. Türkiye’de cinayetlerin yarısında suç aleti olarak ateşli silahlar kullanılmaktadır” diye konuştu.

“SİLAHLANMA NEDENLERİNİ ORTADAN KALDIRMAK GEREKİR”

Son yıllarda televizyon dizilerinde şiddet ve silah sahneleri arttığına dikkat çekerek, ‘şiddet’ konusunun sosyal medyada ve iletişim kanallarında sıradanlaştırıldığını ifade eden Altun, “Silaha ulaşım zorlaştırılmalıdır. Silahlanmaya karşı mücadelede, silahlanma nedenlerini öncelikle ortadan kaldırmak gereklidir. Bu bakımdan ‘merak, örf ve âdet, suç korkusu’ gibi nedenlerin kaldırılması veya en azından azaltılması gereklidir. Silah bulundurmaya yönelik geleneksel eğilimin yok edilmesi bakımından, başta okullar ve silahlı kuvvetlerde olmak üzere medya vasıtasıyla yapılacak eğitici faaliyet ve programların büyük önemi vardır. Buna, son yıllarda kesici aletle işlenen cinayetlerde artışı da göz önünde bulundurularak; 6135 sayılı silah yasasının “toplum sağlığı, yükümlülükler, cezalar, denetim ve bireysel güvenlikler” yönünden acil olarak düzenlemesi, silah ruhsatı alabilmenin güçleştirilmesi yanında, kanunların etkin ve çabuk bir şekilde uygulanması suretiyle adalet sistemine olan inancın kuvvetlendirilmeli” şeklinde konuştu.

“YETKİLİLER İNTERNETTEN SİLAH ALIMININ ÖNÜNE GEÇMELİ”

Silah edinme hakkı ve kullanımının, kişilerin kendisi ve yakınları için doğru beşerî-insan ilişkileri becerisi, sağlıklı bir ruh hali, sorumluluk gerektirdiğini kaydeden Altun, “Şiddetin her türü ve bireysel silahsızlanma için, ‘acil olarak’ her türlü şiddetin nedenlerinin masaya yatırılması; çözümlerinin projelendirilip hemen uygulamaya geçmesi, ‘İçişleri Bakanlığı’ başta olmak üzere yetkililerin internetten bir tıkla silah alımının önüne geçmesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’mızın ‘Aile içi ve Kadına Şiddet’ erkek, kadın ve çocuklara yönelik ülke genelinde eğitim projelerinin artırılması ve yaygınlaştırılmasını öneriyoruz. Toplumun her kesiminde öfke kontrolü, eğitim programlarının sürdürülmesi ve Silah Yasası’nda yapılması gereken düzenlemelerin derhal yapılması gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

“SİLÂH SAHİBİ OLMA BİR İMTİYAZ OLARAK ELE ALINAMAZ”

Bütün taraflar, ‘Bir şey yapmalı’ görüşünde birleştiği halde çözüm noktasına gelindiğinde, ‘Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? Neyi öncelikle yapmalı?’ sorularının doğduğuna dikkat çeken Altun, şöyle devam etti; “Silahın şiddet kültüründeki rolü ve işlevi nedeniyle, suçun önlenmesi açısından şu hususlara dikkat edilme, çözüm ve uygulamalar başlamalıdır. Bir ülke veya topluluktaki silahlı şiddet; ruhsatlı ve/veya ruhsatsız silâhların varlığı ile doğrudan bağlantılıdır. Silâh sahibi olma, bir imtiyaz ya da hak olarak ele alınamaz. Silâhı sınırlandırmak üzere, hükümetler tarafından gerekli tedbirler alınmadığı sürece, silah kültürü yaygınlaşarak kamu güvenliğini tehdit etmeye devam edecektir. Yasal düzenlemeler, denetimlerin yanında, eğitim programları ve sorunları çözümleyici stratejilere de gereksinim vardır. Silah edinme sayısı ikiye indirilmelidir. Taşıma ruhsatında hâkim ve avukat referans sistemi getirilmelidir.”

“SİLAH GÖRSELİNİN KULLANILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR”

Evde silah bulundurma ruhsatında eş rızasını içeren referans sisteminin olması gerektiğini söyleyen Altun, tavsiye niteliğindeki açıklamalarına şöyle devam etti; “Ruhsat talebinde bekleme süresi 45 gün olarak uzatılması gerekmektedir. Ruhsat sonrası sağlık, saklama kuralları konusunda eğitim, denetim getirilmeli ve uygulanmalıdır. İnternetten satış yasaklanmalıdır. Televizyonlarda yayımlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde, sinema ve tiyatrolarda gösterilen eserlerde, internet, topluma açık sosyal medya ve benzeri ortamlarda ruhsatlı ya da ruhsatsız hiçbir silahın görsel olarak kullanılmasına izin verilmemelidir. Sigara ve tütün ürünlerine açılan mücadele gibi, ‘silah ve şiddet’ içeren ve pazarlayan tüm alanlara gizli veya doğrudan reklam yasağı ve denetimler getirilmelidir.”

“SİLAH SATIŞ NOKTALARINDA GÜVENLİK KAMERASI BULUNMALI”

Sinema ve televizyonlardaki silah görüntülerin mozaiklenerek, şiddet içerikli tüm sözlerin, küfür gibi sansürlenmesi gerektiğine açıklamalarında yer veren Altun, “Şiddet içeren tüm sanat yapıtlarına ‘uyarı mesajı’ koyulmasını zorunlu kılınmalıdır. Silaha ve şiddete övgü içeren tüm metinlerin okunması, filmlerin izlenmesi, oyunların seyredilmesi için 21 yaş sınırı getirilmelidir. Silah satışı yapılan işyerleri, örgün eğitim kurumları ve öğrenci yurtlarına kapıdan kapıya en az 500 metre mesafede açılabilmeli. Tüm silah satış noktalarında güvenlik kamerası bulundurulmalı. Yapılan denetimlerde görevlilere mahkeme kararı olmaksızın görüntüleri sunma zorunluluğu konulmalıdır” dedi.

“SİLAH MARKALARININ NESNELERDE BULUNMASI ENGELLENMELİ”

Tüm silahların üzerine zararlarını belirten resimli ve Türkçe yazılı uyarı veya mesajlar konulmanın gerekliliğine de değinen Altun, “Türkiye’de üretilen veya ithal edilen silahların paketleri standart olup üzerlerindeki yazım şekli, yazı karakteri, punto boyutu, paket üzerindeki konumu, paketlerin rengi, diğer yazı, ibare ve şekiller dahil olmak üzere, aynı şekilde tasarlanıp, marka logosu kullanılmamalıdır. Silah fotoğraf ya da desenlerinin ve silah markalarının logo, renk ve şekillerinin; şeker, çerez, oyuncak, tişört, çanta vb. nesnelerde bulunmasını engellenmelidir. Oyuncak silahlarda satış ve sergileme sınırlaması getirilmelidir. Uluslararası güvenlik kurallarına uygun; siyah, mavi-yeşil, gümüş veya alüminyum vb. gerçek renkleri kullanılmasının yasaklanması, oyuncak silahlar üzerinde turuncu bir uç uygulanması, oyuncak tabancanın namlusunun her iki tarafının tümünün uzunluğu boyunca uzanan turuncu bir şerit ile işaretlenmesi ile belirli ölçütlere uymalıdır” diye konuştu.

“SİLAHTAN SOĞUTAN SUBLİMİNAL MESAJLAR KULLANILMALIDIR”

Okullarda çocuklara ve ayrıca ebeveynlere silah bulundurmanın, bulundurma durumunda sorumluluklarını ve şiddetin ne olduğunu ve nelere mal olacağını anlatan ‘Eğitim Programları’ konulması gerektiğine salık veren Altun, “Televizyonlarda ve sinemalarda ‘Kamu Spotları’ yayımlanmalı. Fikir önderleri “Bireysel silahsızlanma” çağrılarında bulunmalıdır. Reklamcıların çektikleri reklam filmlerinde, gazete ilanlarında; silahtan ve şiddetten soğutan subliminal mesajlar kullanmalıdır. Özel araca, taksiye, toplu taşıma araçlarına silahla binilememelidir. Hastane, okul, vb. özel ve resmi dairelere silahla girilmemelidir. Bu yasaklara uymayanları ağır para cezasına çarptırılmalı, tekrarı durumunda ruhsatları iptal edilmelidir. Yetkili ve uzmanlar; ülke topraklarının korunması ve silah gücüyle ilgili övücü ve övünücü konuşmalarında; amacına yönelik, bireysel silahsızlanma ve toplum sağlığına özen gösterici ifadeler kullanmaya gayret etmelidir” şeklinde konuştu.

Haber: Duygu TEKİN


24.08.2023 16:40:42